KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA

 

Kamulaştırmasız el atma, idarenin kanunen kendisine tanınan yasal mal edinme yönetime olan kamulaştırmayı kullanmak istemeyerek özel mülkiyette bulunan bir taşınmazı bilerek veya bilmeyerek bir bedel ödemeksizin haksız şekilde işgal etmesidir. İdare tarafından taşınmaza yapılan fiilen el atmanın sürekliliğe sahip olması ve sahiplerinin tasarruflarını engellemesi gerekmektedir. El atmanın geçici nitelikte olması halinde kamulaştırmasız el atmadan bahsedilmesi mümkün olmayacaktır.

Kamulaştırmasız el atmanın şartlarını incelediğimizde, öncelikle kamulaştırma yetkisine sahip gerçek veya özel ve kamu tüzel kişiliği olan bir idarenin olması gerekmektedir. Bu idarelerin kamulaştırma yapmamış olmaları gerekmektedir. Kamulaştırmasız el atmanın başka şahıslara ait olan taşınmaz mallar için el koyulması ve kamu yararına tahsis edilmesi gerekmektedir veya üzerine tesis yapılması gerekmektedir.

“Taraflar arasındaki “kamulaştırmasız el atma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Elmadağ Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 18.12.1997 tarih ve 1997/273-1997/592 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 6.7.1998 tarih ve 9894-11174 sayılı ilamı ile; ( … Dava kamulaştırmasız el atmaya dayalı bedel istemine ilişkindir. Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için idarenin taşınmaza fıilen el atması, mal sahibinin tasarrufunu engellemesi gerekir. Davaya konu teşkil eden taşınmaz tarla niteliğindedir. Henüz imar düzenlemesi yapılıp, yapılaşma imkanı olan bir arsa niteliğine dönüşmemiştir. Bu durum itibariyle taşınmazın sadece arazi olarak kullanılabilme imkanı mevcuttur. Davalı idare taşınmaza fiilen el atarak davacıların taşınmazı arazi olarak kullanmalarına engel olmamıştır. Taşınmazın tapu kaydına “güvenlik bölgesi” içinde kaldığının şerh edilmesi fıili el atma niteliğinde değildir. Esasen bu şerhin davalı Milli Savunma Müsteşarlığı tarafından tapuya kayıt ettirilmesi de mümkün değildir. Bu itibarla davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.” (YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1999/5-281 K. 1999/284 T. 12.5.1999)

Kamulaştırmasız el atmanın türlerinden birisi olan fiili el atmanın özelliklerini incelemek gerekirse; idare kamu yararı ile hareket etmektedir ve zilyetlik idareye geçse bile mülkiyet malikte kalmaya devam etmektedir.

Kamulaştırmasız el atma özünde mülkiyet hakkına müdahale etmektedir. İdare kişinin taşınmaz malına kamulaştırma usulüne uymadan o taşınmaz malı bir hizmete tahsis etmek, taşınmaza el koyarak üzerinde tesis kurmak veya bina inşa etmek suretiyle mala kamulaştırmasız el koymaktadır. İdare, kamulaştırma işlemine başvurmadan doğrudan, taşınmaza fiilen el atarak yol yapabilir veya üzerindeki yapıları yıktırabilir.

Kamulaştırma işlemlerinin başlamasına karşılık işlemlerin usulüne uygun şekilde tamamlanmasını beklemeden  yani mülkiyet henüz idareye geçmeden de fiilen el atılması mümkündür. Buna en çok kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi sırasında malike yapılan tebligatların usulsüz şekilde yapılması ya da kamulaştırma sürecinde yapılması gereken aşamalardan bazılarının atlanması yolu ile fiilen el atılması ile de yine kamulaştırmasız el atmanın doğmasına neden olunmaktadır.

“Dava, kamulaştırmasız el atılan yer bedelinin tahsiline ilişkinidr. Kamulaştırma Kanunu 25. Maddesi uyarınca kamulaştırma mal sahibi yönünden kamulaştırma işleminin usulüne uygun olarak tebliğ ile başlar. Davacılara kamulaştırma işlemi tebliğ edilmemiştir. Bu itibarla dava kamulaştırmasız el atmaya dayanan bedel davasıdır. Gerekçeli kararda kamulaştırma bedelinin arttırılması davası olarak nitelendirilmiş olması ve fazlaya ilişkin hakkın saklı olduğuna dair hüküm fıkrasında bir açıklığın bulunmaması mal sahiplerinin saklı tutulan bölümü ayrı bir dava ile talep etmelerine de bir engel teşkil etmez. (YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ, 3/2/200 T. , 2000/13 E, 989 K.)

Kamulaştırmasız el atmanın varlığı halinde taşınmaz malikinin açabileceği davalar; men’i müdahale veya taşınmazın bedelinin tahsiline ilişkin davalardır. Taşınmaz malikinin, ecrimisil veya tazminat istemine ilişkin olarak açacağı davalar bu ana davalara bağlı davalardır. Taşınmaz maliki bu davaları da, isterse ana davalarla birlikte açabileceği gibi tek başına da açabilir.

“16/5/1956 gün ve 1-6 sayılı Tevhidi İçtihat Kararına göre taşınmaza kamulaştırmasız el atılan şahsın taşınmaz bedelini talep etme hakları olduğu gibi el atmanın önlenmesini istemek hakkı da mevcuttur. Davacının bu haklardan birini kullanması için de zorlanması mümkün değildir. İdarenin kamulaştırmasız el attığı taşınmazı kamu hizmeti için her aşamada kamulaştırma olanağı da mevcuttur. Bu itibarla Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü aleyhine açılan el atmanın önlenmesi davasında işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken sözü edilen idare aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” (YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ, 8/10/1998 T, 1998/14764 E, 14290 K.)

Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılabilecek davalardan birisi olan el atmanın önlenmesi davasında taşınmaz mal maliki taşınmazının tamamına veya bir bölümüne tecavüz edildiğini iddia ediyorsa, bilirkişi fen memuru ile birlikte mahallinde keşif yapılması gerekmektedir. Keşif sonucunda tecavüz edilen kısmın davacının taşınmaz malının içerisinde kalıp kalmadığı tespit ettirilmelidir. Bu dava tapu maliki veya mirasçıları tarafından açılabilmektedir. Taşınmaz paylı mülkiyetteyse her paydaş tek başına dava açabilir. Dava sonunda verilen karar taşınmazın tümünü etkiler. Malik idarenin el atmasından dolayı mali bir zarara da uğramışsa ayrıca tazminat davası da açabilir. Malikin, el atmanın önlenmesi davasını açabilmesi için mutlaka bir zarara uğramış olması gerekmemektedir.

“Davalı idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız olarak el atıp yol geçirdiği yapılan keşif ve tekmil dosya münderecatı ile sabit olduğundan el atmanın önlenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak dava konusu taşınmaz arsa niteliğindeki el atılan bölümün yüzölçümü 2765 m2 olup taşınmazın diğer bölümüne el atılmamıştır. El atılan bölüm dışındaki 2400 m2lik kısmın halen ne şekilde kullanıldığının tespiti ve ecrimisil tazminatında bu kullanım şekline göre belirlenmesi gerektiği gözetilmeden bilirkişilerin herhangi bir tespite dayanmayan mücerret beyanlarına dayanılarak ecrimisil tazminatı tespiti ile hüküm altına alınması doğru görülmemiştir.” (YARGITAY . H.D. 17/9/1998 T, 1998/9800 E, 12248 K.)

 

Kamulaştırmasız el atma karşısında açılabilecek davalardan birisi de el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasıdır. Taşınmazına hukuka aykırı şekilde idare tarafından el atılması ile karşılaşan taşınmaz maliki, mülkiyetin devrine rıza göstermesin karşılık taşınmazın bedelini talep ettiği bir dava türüdür. Bedelin tahsili davasının açılması herhangi bir zamanaşımına veya hak düşürücü süreye tabi değildir. İdare, hukuka aykırı olarak taşınmaza el atmaya devam ettiği süre boyunca bedelin tahsili davası açılabilir. El atmanın önlenmesi davasında olduğu gibi bu dava da taşınmaz malikleri tarafından açılabilmektedir. Paylı mülkiyet varsa, paydaşlardan her birisi kendi payları oranında tek başına bu davayı açabilir. Taşınmaz mahalinde yapılan keşif sonucunda “taşınmazın el koyma günündeki niteliğine göre, dava tarihindeki değeri” tespit ettirilir. Mahkeme taşınmazın gerçek bedelini bilirkişilerin hazırlayacağı rapor vasıtası ile ve resen de araştırma yaparak tespit etmekle yükümlüdür. Bu dava için taşınmazın bir kısmına veya tamamına el atılması kesin olacaktır.

“Dava kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahallinde yapılan keşif sonucu, taşınmazın el koyma günündeki niteliğine göre dava tarihindeki bedelinin, ikisi teknik birisi de mahalli bilirkişiden oluşan üç kişilik bilirkişi kurulunca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğrudur. Ancak; Taşınmazın el atılan bölümü yol haline dönüştürüldüğünden TMK’nun 912. Maddesi uyarınca tapudan terkinine karar verilmekle yetinilmek gerekirken tesciline karar verilmesi doğru değilse de bu yanılgının giderilmesi yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın hüküm fıkrasının 11. Maddesindeki tescile ilişkin bölümün çıkarılması yerine (tapudan terkinine) kelimelerinin yazılmasına ve hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA” (Y. 5. H.D. 27/01/2000 T, 1999/21369 E, 2000/452 K.)

Kamulaştırmasız el atmaya karşı açılabilecek davalardan bir diğeri ise ecrimisil davasıdır. Kamulaştırma kararı olmadan veya kamulaştırma işlemlerini usulüne uygun olarak tamamlamaması halinde taşınmaza el koyan idarenin haksız işgalci konumunda olacağı kabul edilmelidir. Taşınmaz malikinin idareden ecrimisil ile talepte bulunabilmesinin şartları Yargıtay kararları altında belirlenmiştir.

“Haksız işgalden dolayı istenebilecek ecrimisil miktarı tam kar mahrumiyeti olabileceği gibi taşınmazın getirebileceği kira parası da olabilir. Tam kar mahrumiyeti taşınmazın davacı tarafından kullanılamaması nedeniyle elde etmekten mahrum kaldığı kardır. Kira geliri ise, taşınmazın normal olarak getirebileceği kira parasından ibarettir. Zarar gördüğünü iddia eden davacının taşınmaz işgal edilmemiş olsa idi elde edeceği geliri ve işgalin bu geliri elde etmesini engellediğini ispat etmesi gerekir.” (YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2002/2218 K. 2002/4633 T. 30.4.2002)

Yargıtay ecrimisil davalarında kira sözleşmelerinde olduğu gibi 5 yıllık zamanaşımı süresi uygulamaktadır. Uygulamaya göre ecrimisil tazminatı davanın açıldığı tarihten itibaren 5 yıl geriye dönük olarak talep edilebilir. Ecrimisil davasında zamanaşımı başlangıcı davanın açıldığı tarihtir.

Kamulaştırmasız el atma davalarının kesinleşmeden icraya konulabilmesi hususunda yakın zamanda değişikliğe gidilmiştir. Malikin rızası olmaksızın fiili el koyulması veya hukuki el atılması sebebiyle  mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen mahkeme kararları kesinleşmedikçe icraya konulamazdı. Ancak 2942 sayılı kanunun geçici 14. Maddesi 07/05/2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 04/02/2021 tarih 2019/89 E. 2021/10 K. Sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Bu iptal nedeni ile artık 1983 sonrası idarenin, kamulaştırmasız el atmaları nedeniyle taleplere ilişkin mahkeme kararlarının icraya konulabilmesi için kesinleşmesi beklenmeyecektir. Bu sayede mülkiyet hakkı ihlal edilen taşınmaz malikinin lehine hükmedilen bedel veya tazminata ulaşmasının gecikmesinin önüne geçilmiştir.

AVUKAT İLTAN EKMEKÇİOĞLU

 

Menü