Cezanın İnfazının Ertelenmesi
İnfaz Kanunu Madde 16, 17 ve 17/A
Madde 16 – Hapis Cezasının İnfazının Hastalık Nedeniyle Ertelenmesi
(1) Bir hükümlü, akıl hastalığına yakalanırsa cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır (ertelenir). Bu durumda hükümlü, iyileşene dek Türk Ceza Kanunu m.57’de belirtilen yüksek güvenlikli sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınır. Hükümlünün tedavi için sağlık kurumunda geçirdiği süreler cezaevinde geçmiş sayılır, yani bu süreler mahkûmiyet süresinden sayılacaktır.
(2) Diğer (akıl hastalığı dışında) hastalıklarda, hükümlü cezasını infaz kurumuna bağlı resmi bir hastane koğuşunda veya mahkûmlara ayrılmış bir bölümde çekmeye devam eder. Ancak hastane koşullarında bile cezanın infazına devam edilmesinin mahkûmun hayatı için kesin tehlike oluşturduğu durumlarda, infaz iyileşinceye kadar ertelenir. Yani hükümlünün ağır bir hastalığı varsa ve cezaevinde (hatta cezaevi hastanesinde) kalması yaşamını açıkça riske atıyorsa, sağlık durumunun düzelmesine kadar ceza infazı durdurulur.
(3) Yukarıdaki sağlık sebepleriyle infazın geri bırakılması kararı (ertelenmesi), ancak yetkili sağlık kurullarının raporuyla mümkündür. Adlî Tıp Kurumu’nca düzenlenen veya Adalet Bakanlığı’nca belirlenmiş tam teşekküllü bir hastanenin sağlık kurulunca düzenlenip Adlî Tıp Kurumu’nca onaylanan rapor alınmalıdır. Bu rapor doğrultusunda, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığı kararıyla ceza infazının ertelenmesine karar verir. Karar, hükümlüye ve varsa yasal temsilcisine yükümlülükleri belirtilerek tebliğ edilir (örneğin, tedavi süresince belirli bir adreste ikamet etmek gibi yükümlülükler konulabilir). Hükümlü, erteleme süresi boyunca bulunacağı yeri kendisi veya kanuni temsilcisi aracılığıyla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirmek zorundadır. Hükümlünün sağlık durumu, raporda belirtilen süreler dolduğunda veya bir süre belirtilmemişse en geç yılda bir kez aynı usulle yeniden incelenir. Bu periyodik kontroller sonucunda, infaz savcılığı ertelemenin devam edip etmeyeceğine karar verir. Ayrıca infaz savcılığı talep ederse, hükümlünün denetlenmesine yönelik gerekli tedbirler kolluk görevlilerince yerine getirilir. Hükümlü, kendisine bildirilen bu yükümlülüklere aykırı davranırsa (örneğin adresinde bulunmaz veya tedavisini ihmal ederse), erteleme kararı infaz savcılığınca kaldırılır ve cezanın infazına kaldığı yerden devam edilir. Savcılığın ertelemeyi kaldırma kararına karşı hükümlü infaz hâkimliğine itiraz edebilir.
(4) Gebe olan kadın hükümlüler ile doğum yapmış kadın hükümlüler için de kanun erteleme öngörür. Eğer hükümlü kadın hamileyse veya doğum yaptığı tarihten itibaren 1 yıl 6 ay geçmemişse, hapis cezasının infazı bu süre dolana kadar geri bırakılır. Yani doğumdan sonraki 18 aylık süre dolana kadar anne hükümlü cezaevine konulmaz. Şayet çocuk ölmüş veya anne dışındaki bir kişiye verilmiş ise, doğumdan 2 ay geçtikten sonra cezanın infazına başlanır. Bu hüküm, doğum yapan annenin cezasını erteleyerek bebeğin bakımını sağlama amacını taşır; ancak bebeğin hayatta olmaması veya annenin bakmaması hâlinde uzun bir ertelemeye gerek görülmeyip 2 ay sonra infaza geçilir.
(5) Kanun, dördüncü fıkradaki doğum nedeniyle erteleme kuralının bazı istisnalarını da düzenlemiştir. Kapalı ceza infaz kurumuna girdikten sonra gebe kalan kadın hükümlülerden, koşullu salıverilmesine 6 yıldan fazla süre kalanlar veya eylem ve tutumları nedeniyle “tehlikeli” sayılanlar bu doğum nedeniyle erteleme hakkından yararlanamaz. Bu durumdaki kadın hükümlüler için, normalde ertelenecek olan ceza süresi (hamilelik ve doğumdan sonraki 1,5 yıl) ceza infaz kurumunda, kendileri için düzenlenen uygun yerlerde infaz edilir. Yani hamile kalmış ancak uzun süre cezası kalan veya tehlikeli hükümlüler, doğum yapsalar bile dışarıda geçici özgür kalamaz; cezaevi içinde uygun bir bölümde cezalarını çekmeye devam ederler.
(6) Son fıkra, cezaevinde kalmayı fiziken imkânsız kılan ağır durumlar için bir erteleme imkânı tanır. Ağır bir hastalığı veya engelliliği olup cezaevi şartlarında tek başına hayatını sürdüremeyen ve toplum güvenliği bakımından tehdit oluşturmayacağı değerlendirilen hükümlülerin cezalarının infazı da ertelenebilir. Bu erteleme kararı da üçüncü fıkradaki usule (yani sağlık kurulu raporu ve savcılık kararı sürecine) göre verilir. Böylece, hem kamu güvenliği gözetilerek hem de insani nedenlerle, örneğin yatalak veya ağır engelli bir hükümlünün cezası iyileşene kadar infaz edilmeyebilir.
Örnek: 3 yıl hapis cezasına mahkûm, yeni doğum yapmış bir kadın hükümlünün cezası hemen infaz kurumuna alınmaz. Doğumdan itibaren 1 yıl 6 ay süreyle infaz ertelenir. Bu sürede hükümlü bebeğiyle ilgilenebilir. 18 ayın sonunda (çocuk hâlen annede ve yaşıyorsa) erteleme sona erer ve kadın hükümlü cezaevine girerek cezasını çekmeye başlar. Eğer bebeği doğumdan kısa bir süre sonra başka birine verilmiş olsaydı, annenin ceza ertelemesi sadece doğumdan sonraki 2 ay ile sınırlı kalacak ve 2 ay geçince hapis cezasının infazına başlanacaktı.
Madde 17 – Hükümlünün İstemesiyle Cezanın İnfazının Ertelenmesi
(1) Kanun, belirli süreye kadar olan hapis cezalarında, hükümlüye kendi isteğiyle infazı erteleme imkânı tanır. Kasten işlenen suçlarda 3 yıl veya daha az, taksirle (ihmalen) işlenen suçlarda 5 yıl veya daha az süreli hapis cezaları bu kapsamdadır. Bu süre sınırının içinde kalan bir hapis cezası kesinleştiğinde, infaz savcılığından gelen çağrı kâğıdına uyarak teslim olan hükümlü, cezasının infazının ertelenmesini talep edebilir. Uygun şartlar mevcutsa (yani ceza süresi sınırı içinde ve aşağıda sayılan istisnalara girmiyorsa), Cumhuriyet Başsavcılığı hükümlünün talebi üzerine infazı erteleyebilir. Bu erteleme imkânı, hükümlüye işlerini yoluna koymak, ailesine veya işine dair düzenlemeler yapmak gibi nedenlerle kısa süreli de olsa özgür kalma şansı tanır.
(2) Hükümlünün isteğiyle verilen infaz ertelemesi süresi sınırlıdır. Erteleme kararı her seferinde en çok 1 yıl olabilir ve en fazla iki kez uygulanabilir. Yani bir hükümlü, uygun görülürse cezasının infazını bir yıla kadar erteletebilir; gerekli görülürse bu bir yıllık erteleme bittikten sonra bir yıl daha (ikinci kez) erteleme talep edebilir. Toplamda hükümlünün cezası en fazla iki yıl ileriye atılabilir.
(3) Erteleme süresi içinde hükümlünün durumunu yakından takip etmek gerekir. Eğer erteleme devam ederken hükümlü hakkında yeni bir kasıtlı suçtan dolayı kamu davası açılırsa (yani kasten işlediği bir suçtan iddianame düzenlenirse), verilmiş olan erteleme kararı derhâl kaldırılır ve ceza hemen infaz edilmeye başlanır. Bu kural, erteleme hakkını kötüye kullanmayı ve hükümlünün erteleme döneminde yeniden suç işlemesini önlemeye yöneliktir.
(4) Kanun, hükümlünün istemiyle verilen erteleme dışında, çok zorunlu ve ivedi hâllerde infaza ara verilmesi imkânını da düzenlemiştir. Birinci fıkrada belirtilen süre sınırlarında olan bir hapis cezası infaz edilirken bile, beklenmedik bazı olaylar meydana gelirse infaza geçici olarak ara verilebilir. Bu hükme göre zorunlu ve çok ivedi hâller şunları içerebilir: hükümlünün yükseköğrenimini bitirebilmesi; hükümlünün ana, baba, eş veya çocuğunun ölümü veya bu yakınlarının sürekli hastalık ya da malullüğü nedeniyle ailenin ticari faaliyetlerinin yürütülememesi veya tarımsal işlerin yapılamaması; hükümlünün eş veya çocuklarının sürekli hastalık veya malullükleri nedeniyle bakıma muhtaç olması; ya da hükümlünün kendi hastalığının sürekli bir tedavi gerektirmesi gibi durumlar. Bu tür çok acil ve zorlayıcı durumlarda, infaz savcılığı hükümlüyü en fazla 1 yıla kadar geçici olarak serbest bırakabilir (cezanın infazına ara verebilir). Ara verme süresi bitince hükümlü tekrar cezaevine dönerek infaza devam eder. Bu şekilde infaza ara verme kararı en fazla iki defa (örneğin birer yıl olarak) uygulanabilir.
(5) Hükümlünün talebiyle infaz ertelemesi şartlı olarak da verilebilir. Kanun, erteleme talebinin kabulünün, güvence (teminat) gösterilmesine veya başka bir şarta bağlanabileceğini belirtmiştir. Buna göre infaz savcılığı, hükümlüden belirli bir kefalet bedeli (para teminatı) yatırmasını veya örneğin belirli aralıklarla polis merkezine imza vermesini şart koşabilir. Böylece hükümlünün erteleme süresine riayet etmesi ve tekrar dönmesi güvence altına alınmış olur.
(6) Madde 17 ile tanınan erteleme haklarından yararlanamayacak hükümlüler de ayrıca sayılmıştır. Aşağıdaki kategorilerdeki hükümlüler, süreye bakılmaksızın infaz ertelemesinden faydalanamaz:
-
Terör suçlarından, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan veya cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan hüküm giyenler,
-
Mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilmiş olan hükümlüler (yani tekerrür hükümleri kapsamında özel infaz rejimine tabi olanlar),
-
Disiplin veya tazyik hapsine mahkûm edilmiş olanlar (örneğin bir mahkeme kararına itaatsizlikten kaynaklanan disiplin hapsi veya borçtan dolayı tazyik hapsi gibi haller).
Yukarıdaki kişiler, ne kendi talepleriyle ertelemeden ne de (4) numaralı fıkradaki gibi zaruri haller için infaza ara verilmesi imkânından yararlanamaz.
Örnek: Kasten işlediği bir suçtan 2 yıl hapis cezası alan bir hükümlü düşünelim. Bu kişi cezası kesinleştikten sonra infaz savcılığından gelen çağrı yazısına uyarak gelip teslim olmuştur. Hükümlü, cezasının infazının ertelenmesini talep ettiğinde, Cumhuriyet Başsavcılığı uygun görürse infazı örneğin 6 ay süreyle erteleyebilir. Hükümlü bu erteleme sayesinde belirtilen süreyi cezaevine girmeden geçirebilir. Ancak erteleme devam ederken bu kişi hakkında yeni bir kasıtlı suçtan dava açılırsa, savcılık ertelemeyi iptal edip cezanın derhâl infazına başlayacaktır. Ayrıca hükümlünün cezası 2 yıldan uzun olsaydı ya da terör suçu gibi kapsam dışı bir suçtan hüküm alsaydı, bu şekilde erteleme talep etme hakkı olmayacaktı.
Madde 17/A – Mahkemece Cezanın İnfazının Ertelenmesi veya Durdurulması
(1) Bu madde, bir mahkeme kararıyla infazın ertelenmesi veya durdurulmasını düzenlemektedir. Birlikte (iştirak hâlinde) işlenen bir suç söz konusuysa ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 280/3 ve 306. maddelerinin uygulanma olanağı bulunuyorsa, hükmü veren ilk derece mahkemesinden cezanın infazının ertelenmesi veya durdurulması istenebilir. Buradaki koşul, aynı suça iştirak eden sanıklardan bazılarının hükmü kesinleşmiş olsa bile, diğer sanıkların istinaf/temyiz safhasında alabilecekleri lehe kararların ilk gruba sirayet edebilme ihtimalidir. Örneğin istinaf veya Yargıtay, itiraz eden sanık lehine bir karar verip suçu yeniden nitelendirirse, bu karar itiraz etmemiş diğer hükümlüye de yansıyabilecekse madde 17/A devreye girer. Bu durumda hükmü veren mahkeme, kesinleşen hükümlünün ceza infazını geçici olarak durdurabilir.
Madde 17/A uyarınca infazın ertelenmesi talebi, bizzat hükmü veren mahkemeye yapılır. Mahkeme, karar vermeden önce ilgili Cumhuriyet savcısı ile hükümlünün yazılı görüşlerini isteyebilir. Duruşma yapılmaksızın (dosya üzerinden) bir karar verilir ve bu karara karşı itiraz kanun yoluna başvurmak mümkündür. Mahkeme, infazın ertelenmesi/durdurulması talebini kabul ederken bir güvence gösterilmesini veya başka bir şartı yerine getirmeyi de isteyebilir. Örneğin, hükümlüden belirli bir teminat yatırması koşuluyla infazı durdurma kararı verilebilir. Bu şekilde, ortak suç işleyen kişilerden temyize başvurmayanların, temyize gidenlerin elde ettiği olası avantajlardan yararlanabilmesi için ceza infazına ara verilebilmesi sağlanmıştır.
Örnek: A ve B birlikte suç işlemiş olsun. A’nın mahkûmiyeti kesinleşmiş (A cezaevine girmek üzere), B ise kararı istinaf veya temyiz etmiş olsun. B lehine üst mahkemece verilecek olası bir beraat veya ceza indirimi kararının, A’ya da yansıyabilme ihtimali varsa, A 5275 sayılı Kanun m.17/A’ya dayanarak ilk derece mahkemesinden kendi cezasının infazının durdurulmasını isteyebilir. Mahkeme, CMK 280/3 ve 306’de öngörülen şartların mevcut olduğunu değerlendirirse A’nın cezasının infazını B’nin kanun yolu süreci sonuçlanıncaya kadar erteler. Bu sayede, eğer üst mahkeme B hakkında lehe bir karar verirse, A cezaevinde haksız yere yatmamış olur; üst mahkemenin kararı A’ya da sirayet edebileceğinden, A da bu karardan faydalanır. Mahkeme infazı durdururken A’dan bir güvence bedeli yatırmasını şart koşabilir ve kararına itiraz edilebilir. A, süreç boyunca suç işlemez ve verilen şartlara uyarsa, B’nin istinaf/temyiz sonucu beklenerek adil bir infaz sağlanmış olur.