KİŞİLERİN HUZUR VE SÜKUNUNU BOZMA SUÇU (TCK M. 123)

 

Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 123. maddesinde Sırf huzur ve sükununu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Kişilerin dengeli bir hayat çerçevesinde ve rahatsız edilmeme güvencesi altında yaşamaları için düzenlenen söz konusu suç tipi, uygulamada sıklıkla gündeme gelmekte ve cinsel taciz, tehdit, şantaj, konut dokunulmazlığını ihlal, hakaret, özel hayatın gizliğini ihlal, gürültüye neden olma gibi suçlar ile ekseriyetle aynı anda soruşturulmaktadır.[1]

Kişilerin manevi özgürlüğünü koruyan söz konusu suçun fiil unsuru maddede ısrarla telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması şeklinde düzenlenmiştir. Burada suçun oluşması için tüm eylemler bakımından ısrar unsurunun arandığı gözden kaçırılmamalıdır. Bu husus Yargıtay kararlarında da suçun oluşumu bakımından dikkate alınmaktadır:

 

“Katılan … Çanak’ın ifadesinde sanığın kendisini yaklaşık 40 kez arayarak rahatsız ettiğini iddia etmesi ancak sanığın bu suçlamayı kabul etmemesi karşısında, sanık ile katılan arasındaki telefon görüşme dökümleri getirtilerek, sanığın katılanı ne sıklıkla ve hangi sürelerde aradığı tespit edildikten sonra, TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda aranan “ısrar” öğesinin gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle karar verilmesi… bozmayı gerektirdiğinden…”

 

(İlgili Yargıtay Kararı: Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2019/1406 Esas, 2021/23934 Karar, 11/10/2021, www.kazanci.com.tr)

 

Diğer taraftan adı geçen suç, yalnızca kasten işlenebilmekle birlikte, genel kast yeterli değildir. Suçun oluşması için failin sırf mağdurun huzur ve sükununu bozmak maksadıyla hareket etmesi gerekmektedir.[2] Bu husus Yargıtay kararlarında da dikkate alınmaktadır:

 

“1-)Sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu bakımından; Bir kimseyi sırf rahatsız etmek amacıyla telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması eylemlerinin ısrarla yapılması halinde, TCK’nın 123. maddesindeki kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun oluşacağı gözetilmeden, sanığın, aynı gün müştekilerin evlerinin önüne giderek rahatsızlık verdiği ve yine yerden almış olduğu taşları evlerine doğru atmak suretiyle gerçekleştirdiği eyleminde, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun özel kast unsurunun ne şekilde oluştuğu açıklanmadan yetersiz gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi, bozmayı gerektirmiş…”

 

(İlgili Yargıtay Kararı: Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2019/515 Esas, 2021/21351 Karar, 13/09/2021, www.kazanci.com.tr)

 

Hukuka uygunluk nedenleri söz konusu suç bakımından gerçekleşebilir. Örneğin evde kısa süreli bir tamirat-tadilat işlemi bakımından fail hukuka uygunluk sebebinden yararlanabilecektir. Zira burada hukuka aykırı bir durum olmadığı gibi rahatsız etme kastı da yoktur.

 

Kanunda yalnızca temel şekli düzenlenen ve herhangi bir nitelikli haline yer verilmeyen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, şikayete tabi olup, yargılaması asliye ceza mahkemelerinde yapılmaktadır.  Yaptırım olarak üç aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülen suç tipi, basit yargılama usulüne tabidir. (CMK m. 251) Bu kapsamda eğer kanuni şartları varsa hükmedilecek hapis cezası ertelenebileceği (TCK m. 51) gibi hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına da (CMK m. 231) karar verilebilir.

 

Uygulamada kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu genel ve tamamlayıcı bir suç olarak kabul edilmektedir. Bununla ilgili olarak Yargıtay güncel bir kararında:

“TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu genel ve tamamlayıcı nitelikte bir suç olup, bu suçun oluşması için eylemin Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanmamış olması gerekmektedir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma yada aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunulması eylemlerinin bir kez yapmasının yeterli olmadığı, eylemin ısrarla tekrarlanması, süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükununu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.

Sanığın, katılanları tehdit ve hakaret ettiğinin kabul edilmesi ve bu suçlardan mahkumiyet hükümleri kurulması karşısında, sanığın hangi eylemlerinin TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen genel ve tamamlayıcı nitelikte olan kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğu ve suçun unsuru olan ısrar ögesinin ne şekilde gerçekleştiği, sanığın kastının ne şekilde sırf huzur ve sükunu bozma saiki olarak kabul edildiği yöntemince açıklanmadan, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması…bozmayı gerektirdiğinden…”

 

ifadelerine yer vermiştir. (İlgili Yargıtay Kararı: Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2018/3656 Esas, 2021/15238 Karar, 24/05/2021, www.kazanci.com.tr) Bu kapsamda kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu bakımından yapılan yargılamalarda suçun Yargıtayca benimsenen bu niteliğine atıf yapılarak savunma yapılabilecektir.

Ceza davaları, adli sicil kaydının bozulmasına ve hürriyeti kısıtlayacak yaptırımların ortaya çıkmasına neden olabileceğinden, bu konuda alanında uzman avukatlardan profesyonel hukuki destek almak, hak kaybına uğramamak bakımından önem arz etmektedir.

[1]Bahar Topsakal, Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Bakımından Gerçek İçtima ve Fikri İçtima Kurallarının Değerlendirilmesi, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı:157, Kasım-Aralık 2021, s. 199.

[2]Ali Parlar/Muzaffer Hatipoğlu, Cezai ve Hukuki Sorumluluk Boyutlarıyla Çevre Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara 2010, s. 309.

Avukat iltan Ekmekçioğlu
Menü