Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu   (TCK 234)

TCK 234 MADDE METNİ:

(1) Velayet yetkisi elinden alınmış olan ana veya babanın ya da üçüncü derece dahil kan hısmının, onaltı yaşını bitirmemiş bir çocuğu veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin yanından cebir veya tehdit kullanmaksızın kaçırması veya alıkoyması halinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) Fiil cebir veya tehdit kullanılarak işlenmiş ya da çocuk henüz oniki yaşını bitirmemiş ise ceza bir katı oranında artırılır.

(3) (Ek: 6/12/2006 – 5560/10 md.) Kanunî temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında evi terk eden çocuğu, rızasıyla da olsa, ailesini veya yetkili makamları durumdan haberdar etmeksizin yanında tutan kişi, şikâyet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

TCK Madde 234 Gerekçesi

Maddenin birinci fıkrasında, velayet yetkisi elinden alınmış olan ana veya babanın ya da üçüncü derece dahil kan hısmının, onaltı yaşını bitirmemiş bir çocuğu veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin yanından cebir veya tehdit kullanmaksızın kaçırması veya alıkoyması, suç olarak tanımlanmıştır. Böylece bu maddeyle çocuk üzerindeki velâyet veya vesayet hakları korunmaktadır.

Söz konusu suç, onbeş yaşını bitirmemiş olan çocuğun kaçırılması veya alıkonulması suretiyle gerçekleşir. Ancak, bunun için cebir veya tehdit kullanılmasına gerek yoktur. Ayrıca, çocuğun velayet yetkisi elinden alınmış olan ana veya baba ya da üçüncü derece dahil kan hısmı tarafından kaçırılmış veya alıkonulmuş olması gerekir.

Maddenin ikinci fıkrasında, söz konusu suçun nitelikli hâlleri belirlenmiştir. Buna göre, kaçırma veya alıkoyma fiillerinin cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle işlenmesi hâlinde faile daha ağır ceza verilecektir. Keza, kaçırılan çocuğun oniki yaşını bitirmemiş olması hâlinde de ceza artırılacaktır.

  1. Normatif Çerçeve

Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 234. maddesi, “Aile Düzenine Karşı Suçlar” bölümünde yer almakta ve aile hukukundan doğan velayet/vesayet ilişkilerinin ceza hukuku koruması altına alınması amacına hizmet etmektedir. Norm, üç fıkra hâlinde düzenlenmiştir: Birinci fıkra velayet yetkisi elinden alınmış ana veya baba ile üçüncü derece dahil kan hısımlarının, on altı yaşını bitirmemiş çocuğu, veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin yanından cebir veya tehdit kullanmaksızın kaçırması veya alıkoymasını yaptırıma bağlar; ikinci fıkra cebir/tehdit kullanılması ya da çocuğun on iki yaşını bitirmemiş olması hâlinde cezanın bir kat artırılacağını öngörür; üçüncü fıkra ise kanunî temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında evi terk eden çocuğu, rızası olsa dahi ailesi veya yetkili makamlar haberdar edilmeksizin yanında tutmayı bağımsız suç olarak düzenler ve takibi şikâyete bağlı kılar. Bu üçlü yapı, hem velayet hakkı sahibinin yetki alanının korunmasına hem de ailenin çocuk üzerindeki gözetim yükümlülüğünün etkinleştirilmesine yöneliktir.

Maddenin gerekçesinde açıkça belirtildiği üzere korunan hukuksal değer, çocuğun bizzat kişisel özgürlüğü değil, çocuğun üzerinde tesis edilmiş velayet veya vesayet haklarıdır. Böylelikle aile düzeni ile devletin çocuk koruma fonksiyonunun kesişim noktasına ceza hukuku aracılığıyla müdahale edilmektedir. Anayasa Mahkemesi de bir bireysel başvuru kararında TCK m. 234 ile güdülen meşru amacı değerlendirmiş; müdahalenin temelinde çocuğun üzerindeki velayet/vesayet haklarının korunması bulunduğunu vurgulamıştır.

TCK m. 234’ün sistematik konumu önemlidir. Madde, Aile Düzenine Karşı Suçlar başlığı altında, birden çok evlilik (m. 230), soybağının değiştirilmesi (m. 231), kötü muamele (m. 232) ve aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali (m. 233) hükümlerini izler. Bu diziliş, aile kurumunu doğrudan hedef alan eylemlerin cezalandırılması suretiyle aile içi hukuksal ilişkilerin disipline edilmesini hedefler. Doktrinde, 765 sayılı mülga Kanun dönemine nazaran yeni Kanun’da aileye karşı suçların daha dar tutulduğu, fakat velayet kurumunun bütüncül korunması bakımından m. 234’ün kritik bir işlev kazandığı belirtilmektedir.

Madde 234’ün üçüncü fıkrası 06.12.2006 tarihli 5560 sayılı Kanunla eklenmiş, böylece uygulamada sıkça rastlanan “evi terk eden çocuğun yabancı kişiler yanında tutulması” sorununa ceza hukuku yanıtı getirilmiştir. Ek fıkranın takibinin şikâyete bağlı oluşu, ailelerin kollukla işbirliği içinde çocuğa hızla ulaşabilmesini amaçlayan pragmatik bir tercihtir; ancak özellikle gönüllü kaçış/vaka ayrımları ve çocuğun rızasının hukuki değeri bağlamında önemli tartışmalar doğurmuştur.

Yargıtay uygulaması, maddenin mağdurunun çoğu durumda velayet hakkı sahibi ebeveyn olduğu yönündedir; çocuğun kendi bedensel özgürlüğünün ihlali başka suç tiplerinin (örneğin TCK m. 109 kişiyi hürriyetinden yoksun kılma) kapsamına girebilir. Özellikle çocuğun rızasıyla evden ayrıldığı vakalarda normatif ağırlık merkezinin hangi suç tipine kayacağı (m. 109 mu, m. 234/3 mü?) Yargıtay daireleri ve Ceza Genel Kurulu nezdinde zaman zaman görüş farklılıkları yaratmıştır; bu hususa içtima bölümünde ayrıntılı biçimde değinilecektir.

Karşılaştırmalı hukuk, TCK m. 234’ün değerlendirilmesinde aydınlatıcıdır. Alman Ceza Kanunu (StGB) §235 “Entziehung Minderjähriger” başlığı altında ebeveyn sorumluluğu veya velayet ilişkisini zedeleyen enteleme/önleme fiillerini yaptırıma bağlarken; Fransız Ceza Kanunu’nun 227-5 ila 227-8. maddeleri ebeveyn otoritesini ihlal eden çocuğun alıkonulması, temsil edilmemesi ve sınır ötesi kaçırma eylemlerini düzenler. İngiliz Child Abduction Act 1984 ise 16 yaş altı çocukların “connected person” tarafından uygun consent olmaksızın ülke dışına çıkarılmasını ya da lawful control dışına alınmasını suç sayar. Bu düzenlemeler, Türk hukukundaki m. 234 ile mukayesede yaş sınırı, fail çevresi ve cebir/tehdit şartları bakımından önemli farklılıklar gösterir.

2. Maddi Unsur

2.1. Teorik Çerçeve

Maddi unsur (tipikliğin objektif unsurları) bakımından maddenin üç fıkrasının ayrı ayrı ele alınması gerekir; zira her fıkra farklı tipiklik unsurlarına sahiptir. m. 234/1 için: (i) Fail grubu: velayet yetkisi elinden alınmış ana veya baba yahut üçüncü derece dahil kan hısmı; (ii) Mağdur çocuk: on altı yaşını bitirmemiş; (iii) Korunan kişi çevresi: çocuğun bulunduğu veli, vasi veya bakım/gözetim görevlisi; (iv) Hareket: cebir veya tehdit olmaksızın kaçırma veya alıkoyma; (v) Netice: Velayet hakkı sahibinin fiilen çocuktan yoksun bırakılması (kısa süreli dahi olabilir); (vi) Nedensellik. Bu unsurların eşzamanlı gerçekleşmesi tipikliği tamamlar.

Öğretide “kaçırma” çocuğun mevcut hâkimiyet alanından fail tarafından uzaklaştırılması; “alıkoyma” ise faile ait veya failin belirlediği mekânda tutulmaya devamla teslim edilmemesi şeklinde açıklanır. Kaçırma ile alıkoyma arasında zaman bakımından ardışıklık bulunması zorunlu değildir; çocuğun teslim edilmesi gereken sürenin geçirilmesi de alıkoyma sayılabilir. Özellikle velayet hakkı kaldırılmış ebeveynin kişisel ilişki kurma süresini aşarak çocuğu geri vermemesi alıkoyma olarak nitelendirilmektedir.

Cebir veya tehditin bulunmaması m. 234/1’in tipik unsurudur; cebir/tehdit varsa m. 234/2 devreye girer ve ceza artırılır. Burada ilginç nokta, cebir/tehdidin kime yöneldiğidir: Doktrinde bir görüş cebir/tehdidin çocuğa yönelmesini ararken, diğer görüş velayet sahibi kişiye (örn. veli) karşı yönelen cebir/tehdidin de nitelikli hâli oluşturacağını savunur; Yargıtay uygulamasında her iki ihtimalde de nitelikli hâlin uygulanabildiği kararlar mevcuttur.

Yaş sınırları tipiklik bakımından belirleyicidir. Birinci ve ikinci fıkralarda mağdur çocuğun on altı yaşını bitirmemiş olması aranırken, cezanın artırımı bakımından on iki yaş altı ayrıca önemlidir. Üçüncü fıkrada ise yaş sınırı metinde açıkça öngörülmemekle birlikte, “çocuk” kavramı TCK sistematiği ve çocuk koruma mevzuatı bağlamında on sekiz yaş altını kapsar; buna rağmen uygulamada doktriner tartışmalar doğmuştur (aşağıda bkz. Tartışmalı Noktalar).

2.2. Tartışmalı Noktalar

(A) Mağdurun Kimliği (1. ve 3. fıkralar bakımından)
Öğretide kuvvetli görüşe göre m. 234/1-2’de korunan hukuksal değer velayet hakkı olduğundan mağdur, velayet sahibi kişidir; çocuk ise suçun maddi konusudur. Buna karşılık özellikle 3. fıkra bakımından mağdurun kim olduğu tartışmalıdır: Bazı yazarlar (ör. Recep Gülşen; Nuhoğlu; ayrıca destekleyen görüşler) suçun mağdurunun velayet sahibi kişi (veli/vasi) olduğunu, çocuğun ise fiilin maddi konusu olduğunu kabul ederken; diğerleri çocuğun bizzat mağdur olduğunu, çünkü rızası olmaksızın aile bağlarından koparılmasının onun yararına yönelik bir saldırı teşkil ettiğini savunur. Yargıtay kararlarının çoğunluğu velayet sahibini mağdur kabul etmektedir.

 (B) “Cebir veya Tehdit Olmaksızın” İbaresinin Yorumu
Maddenin birinci fıkrası bu unsuru açıkça içerir. Ancak uygulamada failin çocuğu kandırarak götürmesi (“hile”) durumunda nitelikli hâl uygulanıp uygulanmayacağı tartışmalıdır; zira metinde hile geçmez. Bazı kararlar, hileyle götürme durumunda cebir/tehdit unsuru olmadığı için temel hâle gidilmesi gerektiğini; bazı yazılar ise hilenin çocuğun rızasını sakatladığı gerekçesiyle başka suç tiplerinin (örn. dolandırıcılık değil ama hileli hareketin cebir/tehdit benzeri etkisi) değerlendirilmesini savunur.

(C) Yaş Sınırındaki Belirsizlikler
Üçüncü fıkrada yaş belirtilmemiştir; burada “çocuk” kavramının Medeni Kanun ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ışığında 18 yaş altını kapsadığı genel kabul görse de, bazı uygulama yazılarında 15/16 yaş sınırlarıyla karıştırıldığı görülmektedir. Yargıtay, 15-18 yaş aralığındaki çocukların rızayla evden ayrılması ve ailesine haber verilmemesi hâllerinde m. 234/3 uygulanabileceğini açıkça belirtmiştir (örn. Yarg. 8. CD 2024/19905 E., 2024/9076 K.; aşağıda örnek).

(D) Korunan Kişi Çevresinin Kapsamı
Metinde “veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimse” ibaresiyle geniş bir muhafaza halkası öngörülmüştür. Geçici bakım sağlayan (kreş, okul servisi, hastane hemşiresi) kişiler dahi koruma çemberine girebilir mi? Doktrinde geniş yorumla çocuğun fiilen bırakıldığı gözetim ilişkisini esas alan görüş ağır basmaktadır; Yargıtay da kısa süreli nakil ve misafirliklerde dahi teslim borcunun aksaması hâlinde tipikliğin gerçekleşebileceğini kabul eden kararlar vermiştir.

2.3. Somut Örnekler ve Uygulama

Örnek 1 – Velayeti Kaldırılmış Babadan Kaçırma: Boşanma sonrası velayet anneye verilmiştir. Baba, hafta sonu kişisel ilişki süresi dolduktan sonra çocuğu geri teslim etmez ve birkaç gün gizler. Yargıtay, bu tür olaylarda velayet hakkı sahibinin mağdur olduğu ve alıkoyma fiilinin oluştuğu gerekçesiyle m. 234/1 uygulanması gerektiğini belirtmiştir.

Örnek 2 – 15+ Yaştaki Çocuğun Gönüllü Gezisi: 15-18 yaş aralığında iki genç, sanıklarla birlikte ailelerden habersiz ilçe dışına çıkar ve birkaç saat/ gün sonra döner. Aileler kolluğa kayıp başvurusu yapar. Yargıtay 8. CD, çocukların rızası olsa bile ailelerin bilgilendirilmemesi nedeniyle m. 234/3 kapsamında mahkûmiyet verilmesini uygun bulmuştur.

Örnek 3 – Evlenme Amacıyla Kaçma ve CGK Tartışması: 14 yaşındaki mağdure, sanıkla evlenmek üzere rızasıyla evden ayrılır; sanık yanında tutar. Yargıtay 14. CD eylemi m. 234/3 kapsamında değerlendirirken Ceza Genel Kurulu çoğunluğu olayın koşullarında çocuğun hürriyetinin kaldırıldığını ve TCK m. 109’un uygulanması gerektiğini tartışmıştır; rıza kavramının yaşla ilişkisinin içtima ve tipiklik sorunlarını doğurduğu bu karar, öğreti tarafından yoğun biçimde ele alınmıştır.

Örnek 4 – Bakım Kurumundan Alıp Götürme: Çocuğun devlet koruması altında bulunduğu yurt veya bakım evinden, velayet yetkisi kaldırılmış akraba tarafından cebir olmaksızın götürülmesi hâlinde m. 234/1 tipik olabilir; cebir varsa m. 234/2. Uygulamada bu tür dosyalar özellikle koruma tedbirleri sonrası gündeme gelmektedir.

 

3. Manevi Unsur: Fail, Mağdur, Hareket ve Sonuç Boyutları

Not: Bu bölümde manevi unsur başlığı altında tipikliğin sübjektif unsurları (kast, olası kast, ihmal dahil), ayrıca kanunda sınırlı sayılmış fail çevresi ve mağdurun konumu ile hareket-sonuç ilişkisinin manevi boyutu birlikte ele alınmaktadır.

3.1. Fail

TCK m. 234/1’de fail olabilecekler sınırlı sayıdadır: Velayet yetkisi elinden alınmış ana veya baba ya da üçüncü derece dâhil kan hısmı. Failin bu sıfatı suçun unsuru olduğundan, soruşturma aşamasında velayetin kaldırıldığına dair kesinleşmiş aile mahkemesi kararının dosyaya alınması gerekir; aksi halde tipiklik oluşmaz. Uygulamada velayet hiç tesis edilmemiş (evlilik dışı çocuk; TMK m. 337 gereği velayet anada) durumlarda “velayet yetkisi elinden alınmış” şartının gerçekleşmediği ve bu nedenle m. 234/1’in değil, şartları varsa m. 109 veya diğer suç tiplerinin değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir.

Üçüncü derece kan hısımlığı kapsamına büyükanne-büyükbaba (1.), amca-dayı-hala-teyze (2.), onların çocukları (kuzen, 3.) girer. Failin bu hısımlığı, nüfus kayıtlarıyla ispatlanmalı; evlilikle oluşan kayın hısımlığı (ör. üvey teyze) metinde sayılmadığından kapsama girmez. Öğretide bazı yazarlar kayın hısımlarının da geniş yorumla dâhil edilmesini çocuk yararı gerekçesiyle savunsa da lafzi yorum baskındır.

234/3 bakımından fail sınırlaması yoktur; kanunî temsilcinin bilgisi/rızası dışında evi terk eden çocuğu yanında tutan herkes fail olabilir. Bu nedenle öğretide m. 234/3’ün “herkes tarafından işlenebilen” genel suç tipi olduğu vurgulanır. Ancak burada da failin çocuğun yanında tutulduğundan haberdar olması (kast) gerekir; tesadüfen aynı otobüste seyahat etmek gibi durumlarda tipiklik gerçekleşmez.

3.2. Mağdur

Yukarıda maddi unsur kısmında değinilen tartışma burada manevi yönüyle tekrar karşımıza çıkar. Yargıtay 14. CD ve 8. CD kararlarında, 1. ve 3. fıkralarda mağdurun velayet sahibi ebeveyn (veya kanuni temsilci) olduğunu, çocuğun ise suçun maddi konusu sayılması gerektiğini sıkça belirtmiştir. Bu yaklaşım, suçun aile düzenine karşı konumlandırılmış olması ve velayet hakkının ihlal edilmesi gerekçesine dayandırılır.

Buna karşılık, öğretide çocuk merkezli yaklaşımlar (çocuğun üstün yararı ilkesi; BM Çocuk Hakları Sözleşmesi) çocuğun bizzat mağdur olarak kabul edilmesi gerektiğini, aksi halde çocuğun rızasının değerlendirilmesi ve mağduriyetinin görünmez kılınması riskini vurgular. Gülşen’in ayrıntılı makalesi bu tartışmayı kapsamlı biçimde aktarmakta; çocuğun rızasının hukuki değerinin sınırlı olduğu, velayet hakkının aileye değil esasen çocuğun menfaatine dayanması gerektiğini ileri sürmektedir.

Anayasa Mahkemesi’nin ilgili bireysel başvurusunda korunan hukuksal değerin velayet/vesayet hakları olduğu tespiti yapılmışsa da, kararın gerekçesinde çocuğun menfaatine yapılan göndermeler çocuğun dolaylı mağduriyetini de göz ardı etmemektedir. Bu çift yönlü yaklaşım, uygulamada hem mağdur sıfatı (duruşmaya katılma, şikâyet hakkı) hem de tazminat talepleri açısından dikkatle analiz edilmelidir.

3.3. Hareket ve Sonuç; Kastın Kapsamı

Failin kastı, tipik unsurun tüm objelerini kapsamalıdır: (i) Çocuğun belirlenen yaş sınırı içinde olduğunu bilme (veya en azından olası kabul etme); (ii) Velayet yetkisi elinden alınmış kişi olduğunun bilinci (m. 234/1); (iii) Kanuni temsilcinin bilgisi/rızası olmadığını bilme (m. 234/3); (iv) Kaçırma veya alıkoyma fiilini gerçekleştirme iradesi. Şüphe hâlinde olası kast yeterlidir; fail çocuğun 16 yaşını bitirip bitirmediğinden emin değil ancak küçük olabileceğini kabullenerek eylemde bulunmuşsa tipiklik gerçekleşir. Doktrin kastın kapsamını geniş yorumlama eğilimindedir.

Alıkoyma fiilinde kastın devamı (ısrar kastı) aranmaktadır; fail başlangıçta meşru bir teslim alma (ör. mahkemece verilmiş kısa süreli kişisel ilişki hakkı) sırasında çocuğu almış, ancak süresi bitince geri vermemişse, sürenin dolduğunu bilerek çocuğu elinde tutma iradesi kastı oluşturur. Yargıtay bu hususu özellikle kişisel ilişki hakkının suistimal edildiği dosyalarda irdelemektedir.

234/3 bağlamında “haberdar etmeksizin yanında tutma”, ihmal suretiyle de işlenebilir mi? Fail çocuğu yanına alan bir arkadaş, ilk fırsatta aileyi aramayı unutmuşsa kast yokluğu savunması gündeme gelir. Öğretide kastın gerçekleşmesi için failin haber verme yükümlülüğünü bilerek ve isteyerek yerine getirmemesi (olası kast dahil) gerekir; basit kusur yeterli değildir. Uygulama yazılarında aileyi bilgilendirmede gecikme sürelerinin makuliyetinin somut olaya göre değerlendirildiği görülür.

4. Teşebbüs

4.1. Teorik Açıklama

Kastla işlenen ve seçimlik hareketli (kaçırma/alıkoyma) bir suç olan TCK m. 234’e teşebbüs mümkündür. Suçun tamamlanması, çocuğun fiilen velayet sahibinin hakimiyet alanından çıkarılması (kaçırma) ya da teslim borcunun hukuka aykırı biçimde ihlali (alıkoyma) ile gerçekleşir. Bu neticeler gerçekleşmeden failin icra hareketlerine başlanıp elverişsiz nedenlerle tamamlanamaması hâlinde teşebbüs hükümleri (TCK m. 35) uygulanır. Doktrinde, icra hareketinin başlangıcının tespiti özellikle m. 234/1 bağlamında önemlidir: Çocuğu teslim almak üzere randevu yerine gelmek hazırlık; çocuğu arabaya bindirmeye başlamak icra hareketi olarak kabul edilmektedir.

Alıkoyma fiilinde teşebbüs daha farklı tezahür eder. Fail çocuğu belirlenen iade saatinde teslim etmekte gecikmeyi planlar, ancak polis müdahalesiyle çocuk zamanında geri dönerse teşebbüs mü oluşur? Öğretide ağırlıklı görüş, alıkoymanın süreklilik arz eden bir suç olduğu ve teslim süresinin aşılmadığı somut hâllerde teşebbüsten söz edilemeyeceği yönündedir; zira hukuka aykırı gecikme gerçekleşmemiştir. Buna karşılık bazı yazarlar, failin teslim etmeme iradesini dışa vurduğu andan itibaren icra hareketinin başladığı ve bu hâlde teşebbüs hükümlerinin uygulanabileceğini savunur.

234/3 bakımından teşebbüs sınırı daha erken başlar: Fail çocuğu evden kaçtığını bilerek yanına aldığında ve aileyi aramama yönünde irade gösterdiğinde icra hareketleri başlamış sayılabilir. Ancak kısa süreli, derhal bildirilen durumlar tipik değildir. Uygulamada soruşturma makamları, kolluğa kayıp ihbarı ile eşzamanlı saptanan ve sanığın haber vermeye çabaladığını gösteren vakalarda takipsizlik verebilmektedir.

4.2. Tartışmalı Noktalar

(A) Elverişsiz Teşebbüs ve Hata: Fail, çocuğun velayetinin kaldırıldığını zanneder (gerçekte kaldırılmamış) ve onu alıp götürmeye yeltenir; velayet kaldırılmadığı için m. 234/1 tipik olmaz. Bu durumda elverişsiz teşebbüs mü söz konusudur? Öğretide baskın görüş, suçun nitelikli unsuru olan “velayet yetkisi elinden alınmışlık” gerçekleşmediğinden hukuka uygunluk/anlaşılabilir hata ihtimalini tartışır; hatanın kaçınılabilirliği durumunda kast yokluğundan beraat; kaçınılmazlıkta kusurluluğun kalkması gündeme gelir.

(B) Gönüllü Vazgeçme: Fail çocuğu alıp götürmek üzereyken kendi iradesiyle vazgeçer ve çocuğu geri bırakırsa TCK m. 36 uyarınca sorumluluktan kurtulabilecektir. Ancak failin yakalanma korkusuyla vazgeçmesi gönüllü sayılır mı? Somut olay değerlendirmesi gerekir; Yargıtay’ın benzer suç tiplerinde gönüllülük kriterine ilişkin içtihadı yol gösterici olmakla birlikte özel m. 234 kararı sınırlıdır.

 (C) Çok Failli Teşebbüs: Kaçırma planına birden çok akraba katılmış, fakat çocuk son anda direndiği için araç hareket edememiştir. Bu durumda müşterek faillikte teşebbüs ve iştirak hükümleri iç içe gündeme gelir; aşağıda iştirak bölümüne bakınız.

4.3. Somut Örnekler

Örnek – Amcanın Başarısız Kaçırma Girişimi: 10 yaşındaki çocuk okul çıkışı amcası tarafından araca bindirilmek istenir; öğretmen müdahalesiyle engellenir. Velayet anneye aittir ve amca üçüncü derece kan hısmıdır. Kaçırma fiili tamamlanmadığından teşebbüs hükümleri uygulanır; cebir kullanılmışsa m. 234/2’ye teşebbüs.

Örnek – Geri Vermekten Cayma: Kişisel ilişki süresi bitmeden teslim etmeme niyetiyle mesaj atan baba, aile dostlarının araya girmesiyle çocuğu zamanında teslim eder. Fail icra hareketlerine başlamış olsa da hukuka aykırı gecikme gerçekleşmediğinden teşebbüs tartışmalıdır; gönüllü vazgeçme hükümleri gündeme gelebilir.

Örnek – Evi Terk Eden Çocuğu Yanında Tutmaktan Son Anda Vazgeçme: 16 yaşındaki çocuk arkadaşına sığınır; arkadaş aileyi aramayı düşünürken polis gelir. Arkadaş aileyi haberdar etmeye niyetli olduğundan kast yoktur; tipiklik oluşmaz; teşebbüs hükümleri uygulanmaz.

 

5. İştirak

5.1. Teorik Açıklama

TCK m. 234’e iştirak genel hükümlere tabidir (TCK m. 37-39). Suçun bazı şekilleri özgü suç niteliği taşır (fail çevresi sınırlı); bu nedenle m. 234/1’de özgü suç –nitelikli fail– söz konusudur. Özgü suçlarda failde aranılan özel nitelik (velayet yetkisinin elinden alınmış ana/baba veya üçüncü derece kan hısmı olma) bulunmayan kişilerin katkısı yardım etme veya azmettirme kapsamında değerlendirilecektir; müşterek faillik ancak nitelikli sıfatı taşıyan birden fazla kişi arasında mümkündür.

Buna karşılık m. 234/3 herkes tarafından işlenebildiği için müşterek faillik daha geniştir; çocuğun evden kaçmasına aracılık eden arkadaş grubu tamamı fail olabilir. İcra hareketine hakimiyet ortaklığı (kontrol teorisi) esas alınır. Yargıtay uygulaması, çocuğu farklı araç ve mekânlara götüren faillerin eylemlerini zincirleme suç (m. 43) tartışmasıyla birlikte değerlendirmiştir.

5.2. Tartışmalı Noktalar

(A) Özgü Suçta Aidiyet Sıfatının Paylaşılması: Fail sıfatına sahip olmayan üçüncü kişinin icra hareketlerini yönetmesi hâlinde “dolaylı faillik” gündeme gelebilir mi? Doktrinde bir görüş (Gülşen; ayrıca bazı uygulama notları) özgü suçlarda aidiyet sıfatının bulunmamasının dolaylı faillikle aşılabileceğini; diğer görüş ise tipikliğin dar yorumlanması gerektiğini savunur. Uygulamada mahkemeler çoğunlukla yardım eden sıfatıyla cezalandırma yoluna gitmektedir.

 (B) Aile İçi İşbirliği ve Azmettirme: Velayet yetkisi kaldırılan babanın anneanneyi çocuğu götürmeye ikna etmesi hâlinde babanın azmettiren, anneannenin fail sayılması mümkündür. Ancak baba da ayrıca doğrudan icra hareketlerine katılırsa müşterek fail olacaktır.

(C) Çocuğun Katkısının İştirake Etkisi: Çocuğun rızası veya aktif yardımı (örn. kaçış planı yapması) ceza sorumluluğunu etkiler mi? Çocuk cezai ehliyeti yaşına göre değerlendirildiğinden, 12-15 yaş aralığındaki çocukların eyleme katkısı kusurluluğu etkileyebilir; ancak failin sorumluluğunu bertaraf etmez. Yargıtay 8. CD gönüllü gezilerde dahi sanıkları mahkûm eden kararında çocukların rızasının önemsiz olduğunu vurgulamıştır.

5.3. Somut Örnekler

Örnek – Müşterek Fail Akrabalar: Velayet anneye verilmiş; baba ve amca birlikte planlayıp çocuğu okul çıkışı alıp götürüyor. Her ikisi de nitelikli sıfata sahip (baba – velayet kaldırılmış; amca – 3. derece hısım). İcra hareketini birlikte yönettikleri için müşterek faillik.

Örnek – Azmettirme: Velayet yetkisi kaldırılmış baba, komşusundan (aidiyet sıfatı yok) çocuğu servisten alıp getirmesini istiyor; komşu götürüyor. Baba azmettiren, komşu m. 234/3 kapsamında fail (veya yardım eden?) olarak değerlendirilebilir; olay örgüsüne göre nitelendirme değişir.

Örnek – Çocukla Birlikte Kaçış: 17 yaşındaki genç kendi isteğiyle arkadaşının arabasına biner ve şehir dışına çıkar; arkadaş grubu aileye haber vermez. Hepsi m. 234/3 kapsamında müşterek fail; çocuğun rızası hukuka uygunluk sebebi oluşturmaz. Yargıtay 8. CD benzeri vakada mahkûmiyet onamıştır.

6. İçtima (Fikri, Gerçek ve Zincirleme Suç Sorunları)

6.1. Teorik Açıklama

İçtima sorunları TCK m. 234 bakımından sıklıkla karşımıza çıkar; özellikle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (m. 109), çocuğun cinsel istismarı (m. 103), konut dokunulmazlığının ihlali (m. 116) ve trafik/seyahat suçlarıyla kesişimler yaygındır. Temel prensip: Korunan hukuksal değer farklı ise gerçek içtima; aynı fiil birden çok suçu tipik kılıyorsa fikri içtima (m. 44) hükümleri gündeme gelebilir. Aile düzeninin korunması ile kişisel hürriyetin korunması çakıştığında hangi norm ağır basacaktır? Öğreti ve içtihat farklı yaklaşımlar geliştirmiştir.

6.2. Tartışmalı Noktalar

(A) m. 234/3 ile m. 109 İlişkisi: Çocuğun rızasıyla evden ayrıldığı, cebir/tehdit olmadığı vakalarda bazı daireler m. 234/3 uygulanmasını; Ceza Genel Kurulu’nun incelenen bir kararında ise (evlenme amacıyla kaçma olayı) çocuğun irade özgürlüğünün fiilen ortadan kalktığı gerekçesiyle m. 109’u tercih ettiği görülmektedir. Burada belirleyici kriter, çocuğun fiilen hareket özgürlüğünden yoksun bırakılıp bırakılmadığıdır. Eğer çocuk failin gözetimi altında ayrılma imkânından mahrumsa hürriyeti tahdit suçu uygulanabilir; yalnızca aileye haber verilmemişse m. 234/3 yeterlidir.

(B) m. 234 ile Cinsel Suçların Kesişimi: Kaçırılan/alıkonulan çocuğa karşı cinsel istismar gerçekleşmişse iki suç gerçek içtima eder; TCK m. 103 daha ağır yaptırıma bağlandığından hükümde ağırlıklı rol oynar ancak m. 234’den de ayrıca hüküm kurulabilir. Uygulamada mahkemeler, cinsel eylemin hürriyeti tahdit kapsamında değerlendirilmesi hâlinde m. 234’ü tali bırakabilmektedir. (

(C) m. 234 ile Konut Dokunulmazlığı: Çocuğun alındığı yer konut ise ve izinsiz girilmişse, konut dokunulmazlığını ihlal suçu ile gerçek içtima söz konusu olabilir. Mıhcı Hukuk’un uygulama notları bu kombinasyona dikkat çeker; mahkemelerin her iki suçtan hüküm kurabildiği belirtilir.

(D) Zincirleme Suç (m. 43) Uygulaması: Fail aynı mağdur ebeveynin velayet hakkını kısa aralıklarla birden çok kez ihlal etmişse zincirleme suç hükümleri uygulanabilir. Yargıtay 8. CD, birden fazla çocuğun aynı eylemle götürülmesi hâlinde mağdur sayısına göre değil ebeveyn sayısına göre değerlendirme yapılması gerektiğini tartışmıştır; bazı kararlarda çocuk sayısınca değil mağdur ebeveyn sayısınca hüküm kurulması gerektiği vurgulanır.

6.3. Somut Örnekler

Örnek – Evlenme Amaçlı Kaçış (CGK Tartışmalı): 14 yaşındaki mağdurenin rızasıyla sanıkla kaçması; Yargıtay 14. CD m. 234/3; Ceza Genel Kurulu m. 109/1-3-f (çocuğa karşı) değerlendirmiştir. Bu vaka, içtima sorununu klasik biçimde ortaya koyar.

Örnek – Aynı Ebeveyne Ait İki Çocuğun Kaçırılması: Sanık, velayeti anneye verilmiş iki kardeşi alıp götürür. İlk derece mahkemesi çocuk sayısınca iki kez mahkûmiyet verir; Yargıtay anne tek mağdur olduğundan tek hüküm kurulması gerektiğini belirtir.

Örnek – Çocuğu Kaçırıp Cinsel İstismar: Fail velayet dışı kişi olarak çocuğu ailesinden habersiz götürür ve cinsel eylemde bulunur; mahkeme hem m. 234/3 hem m. 103’ten hüküm kurar; gerçek içtima. Uygulama yazılarında bu kombinasyon sıklıkla rapor edilir.

7.Yaptırım, Muhakeme Usulü ve Uygulamaya İlişkin Sonuçlar

7.. Temel ve Nitelikli Hâl Cezaları

234/1 ve m. 234/3 için 3 aydan 1 yıla kadar hapis temel yaptırımdır; m. 234/2’de cebir/tehdit veya mağdur çocuğun 12 yaş altı olması hâlinde ceza bir kat artırılır. Kısa süreli hapis cezaları olduğu için seçenek yaptırımlar (adli para cezasına çevirme, erteleme, HAGB) uygulamada sıkça karşımıza çıkar. Doktrinde bu kısa alt-üst sınırın caydırıcılık bakımından yetersiz olduğu, özellikle uluslararası çocuk kaçırma olgularında daha ağır yaptırım öngören yabancı hukuklarla kıyaslandığında korumanın zayıf kaldığı eleştirileri yapılmaktadır. Cebir/tehdit hâlinde artırım uygulanırken, artırımın hangi oranda (tam kat) ve hangi esas cezaya uygulanacağı (temel ceza belirlenip artırma) tartışmasızdır; ancak zincirleme suçla birleştiğinde toplam cezanın seçenek yaptırıma çevrilmesi hâkim takdirine bağlıdır. Uygulamadan örnekler, mahkemenin alt sınırdan ceza verip artırım sonrası da HAGB kararı verebilecektir.

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı değildir. Bu nedenle soruşturma ve kovuşturma re’sen yürütülür. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda yetkili mahkeme suçun işlendiği yer mahkemesi olup, görevli mahkeme ise Asliye Ceza Mahkemesidir

YARGITAY KARARLARI 

YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ E. 2021/18720 K. 2024/9375 T. 4.11.2024 • ÇOCUĞUN NİTELİKLİ CİNSEL İSTİSMARI SUÇU ( Sanığın UYAP Aracılığıyla Temin Edilen Nüfus Kayıt Örneğinden Hükümden Sonra Öldüğünün Anlaşıldığı – TCK 64/1 Maddesi ve CMK 223 Maddesinin 8. Fıkrası Uyarınca Bir Karar Verilmesi Lüzumu Bozmayı Gerektirdiği ) • ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI SUÇU ( Mahkemece Düzeltilen Yaşına Göre Olay Tarihinde On Beş Yaşını Tamamlamış ve Kaldığı Çocuk Yetiştirme Yurdundan Kaçan Katılan Mağdureyi Yetkili Kuruma Haber Vermeksizin Cebir Tehdit Hile veya İradeyi Etkileyecek Başka Sebep Olmadan Amcasına Ait Eve Götürerek Yanında Tuttuğunun Anlaşılması Karşısında Sanığın Eyleminin 5237 SK 234/3. Maddesinde Düzenlenen Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunu Oluşturduğu – Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Beraatine Karar Verilmesinin Yerinde Olmadığı ) • KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU ( Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu – Sanığın Eyleminin TCK 234/3. Maddesinde Düzenlenen Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunu Oluşturduğu Gözetilmeden Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Beraatine Karar Verilemeyeceği ) • SANIĞIN VEFAT ETMESİ ( Sanığın UYAP Aracılığıyla Temin Edilen Nüfus Kayıt Örneğinden Hükümden Sonra Öldüğünün Anlaşıldığı – TCK 64/1 Maddesi ve CMK 223 Maddesinin 8. Fıkrası Uyarınca Bir Karar Verilmesi Lüzumu Bozmayı Gerektirdiği ) • SUÇUN VASFINDA YANILGIYA DÜŞÜLMESİ ( Mahkemece Düzeltilen Yaşına Göre Olay Tarihinde On Beş Yaşını Tamamlamış ve Kaldığı Çocuk Yetiştirme Yurdundan Kaçan Katılan Mağdureyi Yetkili Kuruma Haber Vermeksizin Cebir Tehdit Hile veya İradeyi Etkileyecek Başka Sebep Olmadan Amcasına Ait Eve Götürerek Yanında Tuttuğunun Anlaşılması Karşısında Sanığın Eyleminin 5237 SK 234/3. Maddesinde Düzenlenen Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunu Oluşturduğu/Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Beraatine Karar Verilmesinin Hukuka Aykırılığı )

YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ E. 2024/20763 K. 2024/7215 T. 1.10.2024 • ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI SUÇU ( Katılana Yönelik Diğer Kişi İçin Şikayetin Devam Etmesi Nedeniyle Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçundan Sanık Hakkında Mahkumiyet Kararı Verildiği ve Bu Karara Karşı Katılan Vekili ve Sanığı Temyiz Talebinde Bulunduğu Yargıtay Ceza Dairesinin Bozma İlamı Sonrası Verilen ve Temyiz Denetimine Tabi Olan Hükmün Sadece Mağdura Yönelik Eyleme İlişkin Olduğu ve Sanık Hakkında Tek Mahkumiyet Hükmü Kurulması Gerektiği Halde Sanığın İki Kez Cezalandırılmasına Karar Verilmesinin Hukuka Aykırı Olduğu ) • KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU ( Sanığın Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunu Çocuğa Karşı Silahtan Sayılan Bıçakla İşlemesi Karşısında Türk Ceza Kanunu’nun 3 ve 61. Maddeleri Gereğince Ceza Belirlenirken Aynı Kanun’un 109/3-a-f Maddesindeki Birden Fazla Nitelikli Halin Gerçekleştiği Gözetilerek Hapis Cezasının Alt Sınırdan Uzaklaşmak Suretiyle Tayin Edilmesi Gerektiğinin Gözetilmemesi Suretiyle Eksik Ceza Tayininin Hukuka Aykırı Olduğu ) • NE BİS İN İDEM İLKESİ ( Katılana Yönelik Diğer Kişi İçin Şikayetin Devam Etmesi Nedeniyle Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçundan Sanık Hakkında Mahkumiyet Kararı Verildiği ve Bu Karara Karşı Katılan Vekili ve Sanığı Temyiz Talebinde Bulunduğu Yargıtay Ceza Dairesinin Bozma İlamı Sonrası Verilen ve Temyiz Denetimine Tabi Olan Hükmün Sadece Mağdura Yönelik Eyleme İlişkin Olduğu ve Sanık Hakkında Tek Mahkumiyet Hükmü Kurulması Gerekirken İki Kez Cezalandırılmasına Karar Verilmesinin İsabetsiz Olduğu )

YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ E. 2021/27327 K. 2024/5994 T. 6.5.2024 • ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI SUÇU ( Sanığın Suç Tarihi İtibariyle Henüz 18 Yaşını Bitirmeyen Çocuk Katılanı Rızası İle Fuhuş Yaptırmak Maksadıyla Barındırması ve Müşteri Bulması Şeklinde Gerçekleşen Eyleminin İnsan Ticareti Suçunu Oluşturabileceği Bu Suçtan Açılmış Bir Dava da Bulunmaması Nedeniyle İnsan Ticareti Suçundan C. Savcılığına Suç İhbarında Bulunulması Dava Açılması Halinde Birleştirilerek Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunun İnsan Ticareti Suçunun Unsuru Olduğu da Gözetilerek Her İki Suç Yönünden Bir Bütün Halinde Değerlendirme Yapılması Gerektiği ) • 18 YAŞINI BİTİRMEYEN ÇOCUK KATILANI RIZASI İLE FUHUŞ YAPTIRMAK MAKSADIYLA BARINDIRMA VE MÜŞTERİ BULMA ( Şeklinde Gerçekleşen Eylemin İnsan Ticareti Suçunu Oluşturabileceği Bu Suçtan Açılmış Bir Dava da Bulunmaması Nedeniyle İnsan Ticareti Suçundan C. Savcılığına Suç İhbarında Bulunulması Dava Açılması Halinde Birleştirilerek Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunun İnsan Ticareti Suçunun Unsuru Olduğu da Gözetilerek Her İki Suç Yönünden Bir Bütün Halinde Değerlendirme Yapılacağı ) • İNSAN TİCARETİ SUÇU ( Oluşabilmesi İçin Failin Mağdura Yönelik Olarak “Tehdit Baskı Cebir veya Şiddet Uygulamak Nüfuzu Kötüye Kullanmak Kandırmak veya Üzerindeki Denetim Olanaklarından veya Çaresizliğinden Yararlanarak Rızasını Elde Etmek” Biçiminde Bir Harekette Bulunması ve Bu Hareketleri Yaparken veya Yaptıktan Sonra Mağduru Ülkeye Sokması Ülke Dışına Çıkarması Tedarik Etmesi Kaçırması Bir Yerden Başka Bir Yere Götürmesi Sevk Etmesi veya Barındırması Gerektiği )

YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ E. 2021/2776 K. 2023/7640 T. 22.11.2023 • KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU ( İşlenilen Eylemin 5237 SK 234. Md.sinin Üçüncü Fıkrasında Yer Verilen Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunu Oluşturduğu/Cezaların Türü ve Üst Haddine Göre 5237 SK 66. Md.sinin 1.Fıkrasının E Bendi Gereği 8 Yıllık Olağan Zamanaşımı Süresinin Öngörüldüğü – Aynı Kanunun 67. Md.sinin 2 Fıkrasının A Bendi Uyarınca Zamanaşımı Süresini Kesen Son İşlemin Sorgu Olduğu/Bu Tarihten Temyiz İncelemesi Tarihine Kadar 8 Yıllık Olağan Zamanaşımı Süresi Geçmiş Olduğundan Kamu Davalarının Düşmesine Karar Verileceği ) • DAVA ZAMANAŞIMI ( Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu/İşlenilen Eylemin 5237 SK 234. Md.sinin Üçüncü Fıkrasında Yer Verilen Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunu Oluşturduğu ve Cezaların Türü ve Üst Haddine Göre 5237 SK 66. Md.sinin 1.Fıkrasının E Bendi Gereği 8 Yıllık Olağan Zamanaşımı Süresinin Öngörüldüğü – Aynı Kanunun 67. Md.sinin 2 Fıkrasının A Bendi Uyarınca Zamanaşımı Süresini Kesen Son İşlemin Sorgu Olduğu/Bu Tarihten Temyiz İncelemesi Tarihine Kadar 8 Yıllık Olağan Zamanaşımı Süresi Geçmiş Olduğundan Kamu Davalarının Düşmesi Gerektiği ) • SANIĞIN VEFAT ETMESİ ( Sanığın Güncel Nüfus Kayıt Örneğine Göre Hüküm Tarihinden Sonra Vefat Ettiğinin Anlaşıldığı/Bu Durumun Mahkemece Araştırılarak 5237 SK 64. Md.sinin 1. Fıkrası Uyarınca Sanık Hakkında Açılan Kamu Davalarının Düşürülüp Düşürülmeyeceğinin Karar Yerinde Değerlendirilmesi Zorunluluğu ) 5237/m.64/1,66/1-e,67/2-a,234/3 ÖZET : Sanıklar Hakkında Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hükümler Yönünden yapılan incelemede; Olay tarihinde on beş yaşından büyük olup ailesinin rızası dışında sanıkların yanında kalan mağdureye karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan açılan davada işlenilen eylemin 5237 Sayılı Kanun’un 234. maddesinin üçüncü fıkrasında yer verilen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturduğu, anılan Kanun maddeleri uyarınca belirlenecek cezaların türü ve üst haddine göre 5237 Sayılı Kanun’un 66. maddesinin birinci fıkrasının ( e ) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır. Aynı Kanun’un 67. maddesinin ikinci fıkrasının ( a ) bendi uyarınca zamanaşımı süresini kesen son işlemin sorgu olduğu ve bu tarihten, temyiz incelemesi tarihine kadar, 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu belirlenmiştir. İşbu suç yönünden kamu davalarının düşmesine karar verilmiştir. Sanıklardan birinin Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nden temin olunan güncel nüfus kayıt örneğine göre hüküm tarihinden sonra vefat ettiğinin anlaşılması karşısında, bu durumun Mahkemece araştırılarak 5237 Sayılı Kanun’un 64. maddesinin birinci fıkrası uyarınca sanık hakkında açılan kamu davalarının düşürülüp düşürülmeyeceğinin karar yerinde değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğundan kararın bozulması gerekmiştir.

YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ E. 2021/5429 K. 2023/6203 T. 11.10.2023 • ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI SUÇU ( 5237 S. Kanun’un 234. Md. Üçüncü Fıkrasında Düzenlenen Suçun Mağdurunun Kaçırılan ya da Alıkonulan Çocuğun Kanuni Temsilcisi Olması Sebebiyle Suç Tarihinde On Beş Yaşından Küçük Olan Mağdurenin Yasal Temsilcisi Konumunda Olan Annesi İle Babasının 5271 S. Kanun’un 234. Md. Uyarınca Davaya Katılma Hakkı Bulunduğu ) • DAVAYA KATILMA ( Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunun Mağduru Kaçırılan ya da Alıkonulan Çocuğun Kanuni Temsilcisi Olduğu – Suç Tarihinde On Beş Yaşından Küçük Olan Mağdurenin Yasal Temsilcisi Konumunda Olan Annesi İle Babasının Davaya Katılma Hakkı Bulunduğundan Duruşmaya Çağrılarak Davaya Katılmak İsteyip İstemediğinin Sorulacağı ) • HATA ( Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu – Sanığın Sulh Ceza Hakimliğince Alınan Savunmasında Mağdurenin Yaşının Küçük Olduğunu Bilmediğine Yönelik Beyanları Karşısında 5237 S. Kanun’un 30. Md. Düzenlenen Hata Hükümlerinin Uygulanma Koşullarının Bulunup Bulunmadığının Tartışılacağı ) • MAĞDUR İLE ŞİKÂYETÇİNİN HAKLARI ( 5237 S. Kanun’un 234. Md. Üçüncü Fıkrasında Düzenlenen Suçun Mağdurunun Kaçırılan ya da Alıkonulan Çocuğun Kanuni Temsilcisi Olması Sebebiyle Suç Tarihinde On Beş Yaşından Küçük Olan Mağdurenin Yasal Temsilcisi Konumunda Olan Annesi İle Babasının 5271 S. Kanun’un 234. Md. Uyarınca Davaya Katılma Hakkı Bulunduğu – Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu )37/m.30,234/3 5271/m.234,238 ÖZET : Dava; çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçuna ilişkindir. 5237 Sayılı Kanun’un 234. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen suçun mağdurunun kaçırılan ya da alıkonulan çocuğun kanuni temsilcisi olması sebebiyle; suç tarihinde on beş yaşından küçük olan mağdurenin yasal temsilcisi konumunda olan annesi ile babasının 5271 Sayılı Kanun’un 234. maddesi uyarınca davaya katılma hakkı bulunduğundan, duruşmaya çağrılarak aynı Kanun’un 238. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davaya katılmak isteyip istemediğinin sorulması ve davaya katılmak istemesi halinde, bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken duruşmada şikayetçinin alınan beyanına istinaden yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizdir. Sanığın Sulh Ceza Hakimliğince alınan savunmasında mağdurenin yaşının küçük olduğunu bilmediğine yönelik beyanları karşısında 5237 Sayılı Kanun’un 30. maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı tartışıldıktan sonra karar verilmesi gerekir.

YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ E. 2020/7492 K. 2023/5619 T. 4.7.2023 • KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA ( İddianame İçeriklerinde Benzer Vakıalardan Bahsedilmesi ve Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığınca Düzenlenen İddianamenin Tanzimi İle Her İki Suç Yönünden Hukuksal Kesintinin Gerçekleşmesi Karşısında Belirtilen Tarihlerde Gerçekleşen Olayların Aynı Olay Olup Olmadığı Mahkemece Kesin Şekilde Saptandıktan Sonra Sanığın Hukuksal Durumunun Belirlenmesi Gerektiği ) • HUKUKSAL KESİNTİ ( Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma – İddianame İçeriklerinde Benzer Vakıalardan Bahsedilmesi ve Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığınca Düzenlenen İddianamenin Tanzimi İle Her İki Suç Yönünden Hukuksal Kesintinin Gerçekleşmesi Karşısında Belirtilen Tarihlerde Gerçekleşen Olayların Aynı Olay Olup Olmadığı Mahkemece Kesin Şekilde Saptandıktan Sonra Sanığın Hukuksal Durumunun Belirleneceği )

YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ E. 2021/25489 K. 2023/11352 T. 7.6.2023 • KİŞİYİ HÜRRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU ( Evden Kaçmış Olan Katılanın Kendilerinden Yardım İstemesi Sebebiyle Katılana Kalacak Yer Temin Ettikleri Katılanın Rızası ile Kendileri ile Birlikte Kaldığına İlişkin Savunmaları Katılanın Sanıklarla Birlikte Bulunduğu Sürede Sanıklarla Birlikte ve Rahat Hareket Ettiği Yönündeki Tanık Beyanları Katılanın Sanıklarla Birlikte Kaldığı Sürede İlçe Merkezinde Dolaşıp Herhangi Kişiden Yardım Talebinde Bulunmamış Olması ve Katılana Karşı Cebir Kullanıldığına Dair Bir Bulguya Rastlanmamış Olması Karşısında Katılanın Zorla Alıkonulduğuna Dair Delil Olmadığının Kabulü Gerektiği ) • KANUNİ TEMSİLCİNİN BİLGİSİ VE RIZASI DIŞINDA EVİ TERK EDEN ÇOCUĞU RIZASIYLA DA OLSA AİLESİNİ VEYA YETKİLİ MAKAMLARI DURUMDAN HABERDAR ETMEKSİZİN YANINDA TUTMA SUÇU ( Eylemin “Kanuni Temsilcinin Bilgisi ve Rızası Dışında Evi Terk Eden Çocuğu Rızasıyla da Olsa Ailesini Veya Yetkili Makamları Durumdan Haberdar Etmeksizin Yanında Tutma” Suçunu Oluşturduğunun Kabul Edilmesi Karşısında Sanığın 5237 Sayılı Kanun’un 234/3 Maddesi Kapsamında Cezalandırılması Gerektiği ) • ZORLA ALIKONULMA ( Evden Kaçmış Olan Katılanın Kendilerinden Yardım İstemesi Sebebiyle Katılana Kalacak Yer Temin Ettikleri Katılanın Rızası ile Kendileri ile Birlikte Kaldığına İlişkin Savunmaları Katılanın Sanıklarla Birlikte Bulunduğu Sürede Sanıklarla Birlikte ve Rahat Hareket Ettiği Yönündeki Tanık Beyanları Katılanın Sanıklarla Birlikte Kaldığı Sürede İlçe Merkezinde Dolaşıp Herhangi Kişiden Yardım Talebinde Bulunmamış Olması ve Katılana Karşı Cebir Kullanıldığına Dair Bir Bulguya Rastlanmamış Olması Karşısında Katılanın Zorla Alıkonulduğuna Dair Delil Olmadığı – Suçun 5237 SK Md. 234/3 Kapsamında Kaldığı ) 5237/m.109,234

YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ E. 2021/9325 K. 2023/18248 T. 10.5.2023 • ÇOCUĞUN ALIKONULMASI VE KAÇIRILMASI SUÇU ( İddianame İçeriğinde Sanığın Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Eylemine Yönelik Herhangi Bir Anlatımın Bulunmadığı Sanık Hakkında Katılan ve Şikâyetçiye Yönelik Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Eylemi Nedeniyle Sevk Maddeleri Düzenlenip Kamu Davasının Açıldığı Görülmekle Sanık Hakkında Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçundan Usulüne Uygun Olarak Açılmış Bir Davanın Bulunmadığının Anlaşılması Karşısında CMK 225/1 Md.sine Aykırı Olarak Hüküm Kurulduğu ) • BASİT YARGILAMA USULÜ ( Çocuğun Alıkonulması ve Kaçırılması/Temyiz İncelemesi Yapılan ve CMK 251/1 Md.si Kapsamına Giren Suçlar Yönünden Yeniden Değerlendirme Yapılmasında Zorunluluk Bulunduğu ) • HÜKMÜN ANCAK İDDİANAMEDE UNSURLARI GÖSTERİLEN SUÇA İLİŞKİN FİİL VE FAİL HAKKINDA VERİLEBİLMESİ ( İddianame İçeriğinde Sanığın Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Eylemine Yönelik Herhangi Bir Anlatımın Bulunmadığı Sanık Hakkında Katılan ve Şikâyetçiye Yönelik Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Eylemi Nedeniyle Sevk Maddeleri Düzenlenip Kamu Davasının Açıldığı Görülmekle Sanık Hakkında Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçundan Usulüne Uygun Olarak Açılmış Bir Davanın Bulunmadığının Anlaşılması Karşısında CMK 225/1 Md.sine Aykırı Olarak Hüküm Kurulduğu ) 5237/m.234 5271/m.225,251 ÖZET : 1- İddianame içeriğinde sanığın çocuğun kaçırılması ve alıkonulması eylemine yönelik herhangi bir anlatımın bulunmadığı, sanık hakkında; katılan ve şikâyetçiye yönelik görevi yaptırmamak için direnme eylemi nedeniyle sevk maddeleri düzenlenip kamu davasının açıldığı görülmekle, sanık hakkında çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunmadığının anlaşılması karşısında, CMK 225. maddesinin birinci fıkrasına aykırı olarak hüküm kurulması, 2- Temyiz incelemesi yapılan ve 5271 Sayılı Kanun’un 251. maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa’nın 38. maddesiyle 5237 Sayılı Kanun’un 7 ve 5271 Sayılı Kanun’un 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunduğu belirlendiğinden karar bu yönlerden hukuka aykırı görülmüştür.

YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ E. 2021/4147 K. 2022/9038 T. 13.10.2022 • ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI ALIKONULMASI SUÇU ( Evi Terk Eden Yaşı Küçük Mağdurenin Evlenmek Maksadıyla Sanıkla Bir Süre Birlikte Yaşadığı ve Sanığın Bu Süreçte Mağdurenin Annesini Haberdar Etmediği Tüm Dosya İçeriğiyle Sabit Olduğundan Sanığın Müsnet Suçtan Mahkumiyeti Yerine Beraatine Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu ) • RIZA ( Kanuni Temsilcisinin Bilgisi veya Rızası Dışında Evini Terk Eden Çocuğu Ailesini veya Yetkili Makamları Durumdan Haberdar Etmeden Rızasıyla da Olsa Yanında Tutan Kişinin Şikâyet Üzerine Cezalandırılacağı – Çocuğun Kanuni Temsilcisinin Bilgisi ve Rızası Olmadan Fakat Kendi İstek ve Arzusuyla Evi Terk Edip Rızasıyla Failin Yanına Gitmesi veya Onun Yanında Rızasıyla Kalması Bu Suçun Oluşması İçin Ön Şart Niteliğinde Olduğu/Evi Terk Eden Yaşı Küçük Mağdurenin Sanıkla Yaşadığı ve Sanığın Bu Süreçte Mağdurenin Annesini Haberdar Etmediği Sabit Olduğundan Mahkumiyeti Gerektiği ) 5237/m.234

YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ E. 2020/16557 K. 2021/14942 T. 26.5.2021 • ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI SUÇU ( Maddi Ceza Hukukuna İlişkin Hükümler İçeren Basit Yargılama Usulünün “Hükme Bağlanmış Dosyalarda” Uygulanmasını Engelleyen 5271 Sayılı CMK’nın Geçici 5. Maddesinin ( D ) Bendindeki “Hükme Bağlanmış” İbaresinin Basit Yargılama Usulü Yönünden Anayasa Mahkemesi Tarafından İptal Edilmesi Nedeniyle Temyiz Davasına Konu Dosyalarda Lehe Hükümler İçeren CMK’nın 251/3. Maddesinin Uygulanması İmkanının Doğduğu – Bu Konuda Mahkemesince Yeniden Değerlendirme Yapılması Gerektiği ) • BASİT YARGILAMA USULÜ ( Maddi Ceza Hukukuna İlişkin Hükümler İçeren Basit Yargılama Usulünün “Hükme Bağlanmış Dosyalarda” Uygulanmasını Engelleyen 5271 Sayılı CMK’nın Geçici 5. Maddesinin ( D ) Bendindeki “Hükme Bağlanmış” İbaresinin Basit Yargılama Usulü Yönünden Anayasa Mahkemesi Tarafından İptal Edilmesi Nedeniyle Temyiz Davasına Konu Dosyalarda Lehe Hükümler İçeren CMK’nın 251/3. Maddesinin Uygulanması İmkanının Doğduğu – Bu Konuda Mahkemesince Yeniden Değerlendirme Yapılması Gerektiği ) • LEHE HÜKÜMLERİN UYGULANMASI ( Maddi Ceza Hukukuna İlişkin Hükümler İçeren Basit Yargılama Usulünün “Hükme Bağlanmış Dosyalarda” Uygulanmasını Engelleyen 5271 Sayılı CMK’nın Geçici 5. Maddesinin ( D ) Bendindeki “Hükme Bağlanmış” İbaresinin Basit Yargılama Usulü Yönünden Anayasa Mahkemesi Tarafından İptal Edilmesi Nedeniyle Temyiz Davasına Konu Dosyalarda Lehe Hükümler İçeren CMK’nın 251/3. Maddesinin Uygulanması İmkanının Doğduğu – Bu Konuda Mahkemesince Yeniden Değerlendirme Yapılması Gerektiği ) 5237/m.234 5271/m.251/3 ÖZET : Dava, Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçuna ilişkindir. Maddi ceza hukukuna ilişkin hükümler içeren basit yargılama usulünün “hükme bağlanmış dosyalarda” uygulanmasını engelleyen 5271 Sayılı CMK.nın geçici 5. maddesinin ( d ) bendindeki “hükme bağlanmış” ibaresinin basit yargılama usulü yönünden Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle temyiz davasına konu dosyalarda lehe hükümler içeren CMK.nın 251/3. maddesinin uygulanması imkanının doğması ve bu konuda mahkemesince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu, bozmayı gerektirmiştir.

YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ E. 2020/6390 K. 2021/358 T. 12.1.2021 • ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VEYA ALIKONULMASI SUÇU ( 5237 Sayılı TCK’nın 234/3. Maddesinde Düzenlenen Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunun 5271 Sayılı CMK’nın 253. Maddesi Uyarınca Uzlaşma Kapsamında Kalması Nedeniyle Ceza Muhakemesi Şartı Olan Uzlaşma Hükümlerinin Uygulanması Gerektiği – Öncelikle Uzlaşma Girişiminde Bulunularak Sonucuna Göre Sanığın Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi Gerektiği/Şikayet Hakkı Bulunmayan Yaşı Küçüğün Şikayetçi Olmadığı Gerekçesiyle Sanıklar Hakkında Açılan Kamu Davalarının Düşmesine Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu ) • KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU ( Mağdurenin Suç Tarihinde Henüz On Beş Yaşını Tamamlamamış Olması Nedeniyle Rızası Hukuken Geçerli Sayılmadığından Mevcut Haliyle Eylemlerin TCK’nın 109/1-3-F Maddesinde Düzenlenen Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Kapsamında Değerlendirilmesi Gerektiği – Suç Vasfında Yanılgıya Düşülerek Hükümler Kurulmasının İsabetsiz Olduğu ) • BASİT YARGILAMA USULÜ ( 7188 Sayılı Kanun’un 24. Maddesiyle 5271 Sayılı CMK’nın 251. Maddesinde Basit Yargılama Usulü Düzenlendiği – Anayasa’nın 38. Maddesiyle 5237 Sayılı TCK’nın 7 ve 5271 Sayılı CMK’nın 251 vd. Maddeleri Gereğince Yeniden Değerlendirme Yapılması Gerektiği ) 5237/m.234

YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ E. 2019/2540 K. 2020/172 T. 7.1.2020 • ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI ( Sanıkların Mağdureyi Kucaklayıp Araca Bindirdikleri ve Ormanlık Bir Alanda Bıraktıkları – Sonrasında İse Sanığın da İçinde Olduğu Diğer Sanığa Ait Bir Araca Bindirildiği Anlaşılmakla Sanıkların Mahkumiyeti Yerine Beraatlerine Karar Verilmesinin Bozma Nedeni Olduğu ) • HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI ( Suç Tarihinin 28.06.2014 Tarihinden Önce Oluşu ve Sanığın HAGB’na Karar Verilmesi Talebi Bulunması Dikkate Alındığında Adli Sicil Kaydında Engel Sabıkası Bulunmayan Sanık Hakkında Daha Lehe Olan Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Karar Verilip Verilmeyeceğinin Değerlendirileceği – Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması)

YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2015/14-136 K. 2018/98 T. 13.3.2018 • ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI ( Suçun Mağdurunun Yaş Küçüklüğü Sebebiyle Ayırt Etme Gücüne Sahip Olmadığı Hallerde Katılma Konusundaki Haklarını Onun Yerine Kanuni Temsilcisinin Kullanabileceği ve Baroca Atanan Vekilin Kanun Yoluna Başvurma Yetkisini Kazanmasının Ancak Kısıtlı Mağdurun Kanuni Temsilcisinin İradesine Yani Davaya Katılmasına Bağlı Olduğu – Görevlendirilen Vekilin Davaya Katılma Ve Hükmü Temyiz Etme Hakkı Bulunmadığından Bahisle Temyiz İsteminin Reddine Karar Verilmesinin Hukuka Aykırı Olduğu ) • YAŞ KÜÇÜKLÜĞÜ SEBEBİYLE AYIRT ETME GÜCÜ OLMAMASI ( Katılma Konusundaki Haklarını Onun Yerine Kanuni Temsilcisinin Kullanabileceği ve Baroca Atanan Vekilin Kanun Yoluna Başvurma Yetkisini Kazanmasının Ancak Kısıtlı Mağdurun Kanuni Temsilcisinin İradesine Bağlı Olduğu – Kamu Davasına Mağdurenin Kanuni Temsilcisi Olanın Usule Uygun Şekilde Katıldığı ve Mağdurenin Vekilinin Kanuni Temsilcinin İradesine Uygun Şekilde Hükmü Temyiz Ettiği/Temyiz İsteminin Reddine Karar Verilmesinin Hukuka Aykırı Olduğu ) • KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA ( Sanık Hakkında 15 Yaşından Küçük Mağdureye Karşı İşlediği Suçtan Dolayı Açılan amu Davasına Mağdurenin Kanuni Temsilcisi Olanın Usule Uygun Şekilde Katıldığı ve Mağdurenin Vekilinin Kanuni Temsilcinin İradesine Uygun Şekilde Hükmü Temyiz Ettiği – Özel Dairece Temyiz İncelemesi Yapılması Gerekirken Baroca Görevlendirilen Vekilin Davaya Katılma ve Hükmü Temyiz Etme Hakkının Bulunmadığından Bahisle Temyiz İsteminin Reddine Karar Verilmesinin Hukuka Aykırı Olduğu )

YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ E. 2015/43477 K. 2018/197 T. 16.1.2018 • ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI SUÇU ( Sanığın Müşterek Çocukları Olan ve Velayet Hakkı Anneye Verilen Küçüğü Boşandığı Eşi Katılana Teslim Etmemesi Üzerine İcra Takibi Yapıldığı ve Sanığın Amcasının Oğlu Olan Diğer Sanığın Mağduru Almak İsteyen Görevlilere Engel Olduğu – Mağdur İle TCK’nın 234/1. Maddesinde Belirtilen Derecede Bir Akrabalıkları Bulunmayan Sanığın Diğer Sanık Tarafından İşlenen Suçtan Yardım Eden Sıfatıyla Sorumlu Tutulması ve Hakkında TCK’nın 39. Maddesinin Uygulanması Gerekirken TCK’nın 37/1. Maddesi Kapsamında Suça Fail Olarak İştirak Ettiği Kabul Edilerek Hüküm Kurulmasının İsabetsiz Olduğu ) • YARDIM ETME ( Mağdur İle TCK’nın 234/1. Maddesinde Belirtilen Derecede Bir Akrabalıkları Bulunmayan Sanığın Diğer Sanık Tarafından İşlenen Suçtan Yardım Eden Sıfatıyla Sorumlu Tutulması ve Hakkında TCK’nın 39. Maddesinin Uygulanması Gerekirken TCK’nın 37/1. Maddesi Kapsamında Suça Fail Olarak İştirak Ettiği Kabul Edilerek Hüküm Kurulmasının Bozmayı Gerektirdiği ) • EKSİK CEZA TAYİNİ ( Alıkonulan Çocuğun Suç Tarihinde 12 Yaşından Küçük Olması Nedeniyle Sanık Hakkında 5237 S.K. Md. 234/1 Uyarınca Verilen Cezada 234/2 Gereğince Artırım Yapılmamasının İsabetsiz Olduğu – Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu ) • YETERSİZ GEREKÇEYLE BERAAT KARARI ( Sanık Katılan Tanık Beyanları Tutanak ve Tüm Dosya Kapsamına Göre Mahkeme Kararı İle Velayet Yetkisi Elinden Alınan 12 Yaşından Küçük Çocuğun Babası Sanığın Çocuğu Alıkoyduğu Gözetilmeden Beraat Kararı Verilmesinin İsabetsiz Olduğu ) • KAMU GÖREVLİSİNE HAKARET SUÇU ( Sanığın Katılan Avukata Tanığın Beyanı ve Tutanak İçeriğine Göre “Şerefsizsiniz” Diyerek Hakaret Ettiğinin Anlaşılması Karşısında Yasal Olmayan ve Yetersiz Gerekçeyle Beraat Kararı Verilmesinin Bozmayı Gerektirdiği ) • GÖREVİ YAPTIRMAMAK İÇİN DİRENME SUÇU ( Sanığın Eyleminin Birden Fazla Kişi İle Birlikte Avukat Olan Katılanın Görevini Engellemeye Yönelik Olmasına Rağmen TCK’nın 265/2-3. Maddesinin Uygulanmamasının İsabetsiz Olduğu )

YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ E. 2015/1287 K. 2018/282 T. 15.1.2018 • ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI ( Sanık ile Suç Tarihinde Onbeş-Onsekiz Yaş Grubunda Bulunan Mağdurenin İzmir İlinden Önce Denizli’ye Daha Sonra Aydın’a Gittiği/Müştekinin İhbarı Üzerine Kolluk Personeli Tarafından Bulunduklarının Anlaşıldığı – Sanığın Evi Terk Eden Mağdureyi Bu Süre İçerisinde Ailesini ya da Yetkili Makamları Haberdar Etmeksizin Yanında Tutmak Suretiyle Atılı Suçu İşlediği/Mahkumiyeti Yerine Beraatine Karar Verilmesinin Kanuna Aykırı Olduğu ) • MAĞDURENİN SUÇ TARİHİNDE ONBEŞ-ONSEKİZ YAŞ GRUBUNDA BULUNMASI ( Sanık ile Mağdurenin zmir İlinden Önce Denizli’ye Daha Sonra Aydın’a Gittiği/Müştekinin İhbarı Üzerine Kolluk Personeli Tarafından Bulunduklarının Anlaşıldığı – Sanığın Evi Terk Eden Mağdureyi Bu Süre İçerisinde Ailesini ya da Yetkili Makamları Haberdar Etmeksizin Yanında Tutmak Suretiyle Atılı Suçu İşlediği/Mahkumiyeti Yerine Beraatine Karar Verilmesinin Kanuna Aykırı Olduğu ) • OLUŞA UYGUN DÜŞMEYEN GEREKÇEYLE HÜKÜM KURULMASI ( Sanık ile Suç Tarihinde Onbeş-Onsekiz Yaş Grubunda Bulunan Mağdurenin İzmir İlinden Önce Denizli’ye Daha Sonra Aydın’a Gittiği/Müştekinin İhbarı Üzerine Kolluk Personeli Tarafından Bulunduklarının Anlaşıldığı – Sanığın Evi Terk Eden Mağdureyi Bu Süre İçerisinde Ailesini ya da Yetkili Makamları Haberdar Etmeksizin Yanında Tutmak Suretiyle Atılı Suçu İşlediği/Mahkumiyeti Yerine Beraatine Karar Verilmesinin Kanuna Aykırı Olduğu )

YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ E. 2015/7593 K. 2018/81 T. 8.1.2018 • KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU ( Mağdurenin Suç Tarihinde Onbeş Yaşını Doldurmadığı – Sanıkların Cebir Tehdit veya Hile Olmaksızın Mağdureyi Yanlarında Tutma Şeklinde Gerçekleştiği İddia Edilen Eylemlerinin Sübutu Halinde Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunu Oluşturup Oluşturmayacağı Karar Yerinde Tartışılması Gerektiği/Oluşturduğunun Kabulü Halinde Ek Savunma Hakkı Verilmek Suretiyle Mahkumiyetleri Yerine Beraatlerine Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu ) • ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI ( Mağdurenin Suç Tarihinde Onbeş Yaşını Doldurmadığı – Sanıkların Cebir Tehdit veya Hile Olmaksızın Mağdureyi Yanlarında Tutma Şeklinde Gerçekleştiği İddia Edilen Eylemlerinin Sübutu Halinde Bu Suçu Oluşturup Oluşturmayacağı Karar Yerinde Tartışılması Gerektiği/Oluşturduğunun Kabulü Halinde Ek Savunma Hakkı Verilmek Suretiyle Mahkumiyetleri Yerine Beraatlerine Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu ) • CEBİR TEHDİT VE HİLE OLMAKSIZIN MAĞDUREYİ ALIKOYMA ( Mağdurenin Suç Tarihinde Onbeş Yaşını Doldurmadığı – Gerçekleştiği İddia Edilen Eylemlerinin Sübutu Halinde Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunu Oluşturup Oluşturmayacağı Karar Yerinde Tartışılması Gerektiği/Oluşturduğunun Kabulü Halinde Ek Savunma Hakkı Verilmek Suretiyle Mahkumiyetleri Yerine Beraatlerine Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu )

YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ E. 2015/52 K. 2017/6457 T. 14.12.2017 • ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI ( Sanığa Sulh Ceza Mahkemesi’nin İlamı ile Geceleyin Mesken Masuniyetini İhlal Suçundan Verilen Erteli Mahkumiyetin Adli Sicilden Silinme Koşullarının Gerçekleştiği/Sulh Ceza Mahkemesi’nin İlamı ile Kasten Yaralama Suçundan Verilen Hagbna Karar Verildiği – Anılan Hükümlerin Tekerrüre Esas Alınamayacağı/Sanık Hakkında Tayin Edilen Cezanın Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimine Göre Çektirilmesine ve Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanmasına Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu ) • TEKERRÜRE ESAS ALINAN HÜKÜMLER ( Sanığa Sulh Ceza Mahkemesi’nin İlamı ile Geceleyin Mesken Masuniyetini İhlal Suçundan Verilen Erteli Mahkumiyetin Adli Sicilden Silinme Koşullarının Gerçekleştiği/Sulh Ceza Mahkemesi’nin İlamı ile Kasten Yaralama Suçundan Verilen Hagbna Karar Verildiği – Anılan Hükümlerin Esas Alınamayacağı/Sanık Hakkında Tayin Edilen Cezanın Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimine Göre Çektirilmesine ve Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanmasına Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu ) • SANIK HAKKINDAKİ CEZANIN TAYİNİ ( Sanığa Sulh Ceza Mahkemesi’nin İlamı ile Geceleyin Mesken Masuniyetini İhlal Suçundan Verilen Erteli Mahkumiyetin Adli Sicilden Silinme Koşullarının Gerçekleştiği/Sulh Ceza Mahkemesi’nin İlamı ile Kasten Yaralama Suçundan Verilen Hagbna Karar Verildiği – Anılan Hükümlerin Tekerrüre Esas Alınamayacağı/Cezanın Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimine Göre Çektirilmesine ve Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanmasına Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu )

AV. İLTAN EKMEKÇİOĞLU

 

alıkoyma suçuCeza Hukukuceza hukuku avukatıçocuk haklarıçocuk kaçırma suçuTCK 234
Önceki yazı
Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlâli Suçu (TCK 233)
Sonraki yazı
Edimin İfasına Fesat Karıştırma Suçu (TCK 236)